2006 senesi 7 yaşındayım...Yanımda da en yakın arkadaşım olan benden 1 yaş küçük kardeşim... Her zamanki gibi oynuyorduk evimizin salonunda. O küçüklüğün verdiği hayal gücüyle çağ kapatıp çağ açıyoruz kendi aramızda demirden askerlerimizle. Bir şeyler oldu, annem pencereye koştu, bir çığlık, bir telaş. Hemen ayaklandık, pencereye koştuk biz de...
Mayıs Ayı Hikaye Etkinliği
(Kaç nolu resim olduğunu ön yargıya kapılmadan okumanız için en sona bıraktım.)
(Mümkünse şu müzik eşliğinde okuyun.
youtu.be/A3CK21RhynY )
Hepinize merhaba. Umarım geceniz kalbiniz kadar güzel geçiyordur. Biliyor musunuz aslında şu an içimden hiç gelmiyor size yalnızlıktan bahsetmek. Konuşup canınızı sıkmak istemiyorum zira. Umut dolu sözler söylemeyi yeğlerdim aslında. Gerçi insanın yalnızlığa bakış açısına göre değişir tabi. Hemen onu kötü diye damgalamak hoş olmaz doğrusu.
Sokak fenerlerini düşünürken gökyüzüne baktım. Koyu karanlıktı, ama öbek öbek bulutların arasından dipsiz kara lekecikleri açıkça seçebiliyordum. Birden bu lekelerin birinde küçücük bir yıldız fark ettim ve dikkatle incelemeye başladım. İzlerken birden bir düşünce geldi aklıma: Evet, bu gece kendimi öldürecektim. Daha iki ay önceden aklıma
HERKESE MERHABALAR
Aslında birkaç satırla anlatılamayacak büyüklükte bir şairdir TARANCI, buna rağmen onun şiir dünyasını bir nebze olsun burda söze dökmeye çalışacağım. (ne kadar başarabilirsem.). Tarancı’nın günümüz gençlerinde “Otuz Beş Yaş” şiir hariç pek bilinmediği ve değerinin bilinmediği kanaatindeyim. Kahve ve çay edebiyatı yapanların