“Ya ben! Ben ne yapayım?” Ah niçin o sürekli böyleydi? Dünyada sessizlik ve rahatın hep şüpheden doğduğunu görüp kendini üzen şeylerin de hep kendi hayal gücünün, kendi yaptıklarının ürünü olduğunu düşünerek, kendine, ruhuna karşı bir şey yapamadığından kendini düzeltmek için bir çare bulamadığından deliren bir öfke ve kızgınlık duyuyordu. Önce birden uçmak için gökyüzünü yeterli bulmayan bir şiir, bir yüce emel, bir masum arzu ile boğulur, o zaman bir hiç için canını verecek hâle gelirdi. Fakat sonra yine o hiçlerden biriyle bütün uçma arzusu yaralanır, bütün araştırması her şiiri bir yara yapan bütün inceleme melekeleri uyanır, hayatın, dünyanın insanların, ruh ve kalbin ne olduğunu soğukkanlılıkla, kendine karşı bile düşmanca, bir parça bile şiire yenilmeyerek, arzularının ne iğrenç, emellerinin ne gülünç, başarılarının ne miskin, bütün mutlulukların, neşelerin ne kadar süslü olurlarsa olsunlar ne pis olduğunu düşünmekten doğan ümitsizlik ve korku ile yıkılır, sisli, küflü kalırdı. Ah, ara sıra ruhunu heyecanla titreten o temiz sevgi ve şiir sürekli olsaydı... Herkes gibi o da hayatı sade, renkli, günahsız gözlerle görseydi... Hayat onu kollarının arasına alıp tırnakları, dişleriyle paralayarak bu hâle getirmemiş olsaydı...
Bu yazıyı gören ve bu esere gerektiği değeri verebilecek herkesin yaşı ve cinsiyeti fark etmeksizin bu kitabı okumasını o kadar çok isterdim ki... erkek bir yazarın böyle bir kitap yazması hayran bıraktı beni. Mehmet Rauf edebiyatımızın aydınlık yüzü gerçekten. yıllar yıllarrrr önce yazılmış bir eser nasıl şuanı anlatabilir:' buna ne kadar günümüze değinen kitap okursam okuyayım alışamayıp hep şaşıracağım galiba,, ve baskısını bulduğum yerde bütün arkadaşlarıma alacağım... SADECE AĞAĞAĞA BİR ŞEYİ ÇOK DEMEK İSTİYORUM AMA DİYEMİYORUM:((((((( şey... ben çok hayalperest biriyim... neyse:'))))) lütfen gidin ve Genç Kız Kalbi alıp okuyun!!!♡
Genç Kız KalbiMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20197,2bin okunma
Bana dünyanın, hayatın, kaderin ne olduğunu öğretecek bir terbiye verdiler; insana yaşayacağı hayata göre bir terbiye vermek gerektiğini düşünemediler ve bugün böyle bir kıza, " Haydi zindana! çünkü başka türlü yapmaya memleketin hali ve âdeti müsait değil..." diyorlar. Peki, bunu niçin önceden düşünmediniz?
Birkaç gündür onu o kadar mesut eden güven tarumar olarak yerine büyük bir şüphe, onu takiben büyük bir ümitsizlik geldi, azan bir şüphe, boğan bir ümitsizlik