Türkler، bilinmeyen bir tarihte Avrasya 'nin Kuzey bölgelerinde daha kesin bir deyişle bu bölgelerin en uç doğu noktalarında ortaya çıkmışlardır
Sevr antlaşması tarihte örneği olmayan trajik bir antlaşmadır.
Reklam
Kendine tarihçi.... :)))
Bu gönderiyi alıntılama sebebim.... çok komiksinizzz laaaaa gerçekten.... al sana kaynak Günümüzde İslam dininin ilk olarak Türklere ne şekilde ve hangi şartlarda geldiği pek bilinmez, bilinmesi de istenmez. Ancak, bu topraklarda yaşayan bir çoğumuzun bilmediği, ya da bilmek istemediği bu tarih, aslında ders diye anlatılan o taraflı tarihi
M Sinan Öznişastacı

M Sinan Öznişastacı

@ms1nan
·
1g
Türkler için "sıradan" olan şey herhangi bir dine geçmektir. İslamlaşmanın bu bapta olağan dışı bir tarihselliği bulunmaz, sadece sonuçları diğerlerinden çok farklı olduğu için şu anda böyle bir çalışmada konuyu tartışıyoruz.
Sayfa 131
Biz Türkler tarihte ne kadar felaket geçirmişiz . Devletimiz hükümdarsız , hükümetsiz kalmış .kardeşler birbirlerine düşman olmuşlar . Fakat sonunda yine toplanmışız . Yine ölmemişiz
“Teokratizm, Türkler için baş belâsı bir zihniyettir. Biz, Garb Medeniye- ti’ne iltihak ederken İslâmiyet de ona uymalıdır. Zâten Türkler, tarihte her vakit saltanatı hilâfetten ayırmışlardır. Kur’ân’ın ahkâmı, dünyevî ahkâmla tâdil edilmelidir!.." gibi imanla bağdaşması İmkânı olmayan sözleri ihtiva elliğini, yine kendisi nakletmekte ve Türkiye’ye döndükten sonra bu makalesi sebebiyle M. Kemal Paşa tarafından takdir olunduğunu, uzun uzun hikâye etmiş bulunmaktadır, (a.g.e., sh: 123 vd.)
+516
İslam dini Savaş zoru olmadan yayılan semavi dinlerin en yücesidir ki hepsi Allah katında İslam'dır. Tarihi bir nebze okur ve bilirsen görürsün ki dinler belirli özelliği olan kavimlere gönderilmiş ve buradan bir Elçi seçilmiştir. Dönemin Arapları da edebiyatta ileri safhada olduğu için yaradan İslam'ı ve peygamberlerini oradan
Batuhan

Batuhan

@Gravee
·
3g
"Türkler, Arapların (İslâm) dinini kabul etmeden önce de büyük bir ulus idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin (İranlıların), ne de Mısırlıların ve başkalarının Türklerle birleşip bir ulus oluşturmalarına hiçbir etki etmedi. Tersine, Türk ulusunun ulusal bağlarını gevşetti; ulusal duygularını, ulusal heyecanını uyuşturdu. Bu pek doğal idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin amacı, bütün ulusların üstünde yaygın bir Arap ulusçuluğu politikasına dayanıyordu. Bu Arap düşüncesi, ümmet sözcüğü ile dile getirildi. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, yaşamlarını Allah sözcüğünün her yerde yükseltilmesine adamaya zorunlu idiler. Bununla birlikte, Allah'a kendi ulusal dilinde değil, Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla tapınma ve duada bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu durum karşısında Türk ulusu birçok yüzyıllar boyunca ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, âdeta, bir sözcüğünün anlamını bilmediği hâlde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler."
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.