"Peki ama bütün geçmiş yaşamın derinliklere öylesine gömüldü de ilerlemek için -hele o insan çok aşağılardan geliyorsa- nasıl savaşılması ve bir şekilde umut vaat eden her şeyden yararlanılması gerektiği aklından mı çıktı?"
Her insanın yaşayabileceği iki türlü hikaye vardır. İlki, şu an gözümüzün önünde duran, gerçekte yaşanan. Bu hikâye geriletici ve umutsuzluklarla dolu. Diğer hikaye ise bir tür ütopya, ya da Adorno’nun da dediği gibi ‘haklı vicdan’. Yani, vicdanın haklılığını iddia ettiği şey. Bu hikaye yıldan yıla gelişiyor. Örneğin, günümüzde kimse artık köleliği savunmaya cesaret edemiyor. Ütopya, mevcut olanın da ötesine geçmek demektir. Kölelik düzeni, sömürge düzeni, kadınlara karşı ataerkil düzen bir zamanlar değişmez görünüyordu. Ancak, tüm bunlar yok edildi ya da etkileri azaltıldı. Ütopya, içimizdeki karmaşık bir illüzyon demek değildir; tarihsel bir güçtür. Öyle bir zaman gelecek, bu güç kendini hakikatler ışığında yeniden canlandıracak. İşte bu devrim anıdır, çok gizemli bir andır. Bu nedenle umut gerçekliktir.
Jean Ziegler
Jean Ziegler
Reklam
...beni insanlığa bağlayan hiçbir bağ yoktu -beni insanlara bağlayan tek bir cazibe ya da umut yoktu- ... Hepimizin annesi Doğa 'dan başka hiç kimsem yoktu; onun göğsüne yaslanıp huzur bulacaktım.
Sayfa 441Kitabı okudu
Böyle bir erkek ol-ma-ya-ca-ğım. Asla!
Bizim sülalenin erkeklerinin temel özelliği; ailesinin rızkını, parasını pulunu elâleme yedirmeyi çok sevmesidir. Kadınların ise temel görevi bunu engellemeye çalışmaktır.
Umut her canlıda nazenin bir ruhun yaşadığına inanmaktır. Umut, varlığın ruhuna inanmaktır.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.