Ve Güz Geldi Ömür Hanım Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı...
Sonra, Avrupa'dan gelen işçilerimiz gelir gelmez sapanın kulpuna mı yapışıyorlar. Ya fabrikaya giriyorlar, ya köye dönmemek için, öğrendikleri zanaatı sürdürmeye, eğreti işlerde ekmek parasını çıkarmaya çalışıyorlar. Açıkçası kentin tüketicileri arasına karışıyorlar. Kentler böylece köylerin zararına gelişip giderken besin sorunları da
Reklam
216 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"Perakende markası"nı icat eden, 1981-1995 yılları arasında iki dönem görev yapan Fransa Başkanı François Mitterrand'ın seçim kampanyasını yöneterek siyasal alanı pazarlamaya açan, "Hollywood Daha Beyaz Yıkar" kitabıyla birlikte, "Anneme Reklamcı olduğumu Söylemeyin!.. O Beni Bir Genelevde Piyanist Sanıyor!" ve "Yarın Çok Star Olacak" kitapları Türkçeye de çevrilen, Fransız reklamcı Jacques Séguéla, okuması hayli zevkli ve bilgi dolu bir kitaba imza atmış. Kitabın orijinal baskısı 1982 yılında yapılmış. Okuduğum baskı 2021 Türkçe baskısıydı. Her paragrafından tecrübe akan eser, marka konusuna bir film yıldızı metaforuyla yaklaşıyor. Markaları film yıldızlarına benzeten Séguéla, bu benzetmenin altını da dolduruyor. Kitabın kurgusu da bir filmi andırıyor. Normalde "İçindekiler" olarak isimlendirilen kitap bölümüne, "Dekupaj"; "Dizin" adını taşıması gereken bölüme "Jenerik" adları verilmiş. İlk sayfalara da "Birinci Perde" başlığıyla adım atılıyor. Bol esprili kitabı, pazarlama, özellikle reklam alanına meraklı olanlar kaçırmamalı. Okurken, "bitmesin" dedim.
Hollywood Daha Beyaz Yıkar
Hollywood Daha Beyaz YıkarJacques Seguela · Reklam Akademisi Yayınları · 202110 okunma
Savaşırken tanır aslan, arslanı, Selamette olsun Obamız bizim. Toprak kutsal sayar dökülen kanı, Nur içinde yatsın Atamız bizi. Tarihte bellidir, Oğuz'un eli, At üstünde gezdi tıpkı samyeli, Göktürk, Selçuklu ve Osmanlı gibi, Gök rehberdir, yer yatağımız bizim. Rüzgâr kılıç olmuş esip, kesiyor, Güneş doğumadan poyraz esiyor, Ay'a selam versem yıldız küsüyor, Üç kıtada cenk; otağımız bizim. Müslümanı, Türk'ü zâlim mimledi, Orta Doğu inim inim inledi, Feryadını Dünya Âlem dinledi, Sorar hesabını, Rabbimiz bizim. Bu Dünyayı boş ver sarıl Celâl'e, Lâf söyletme Ay Yıldızlı Hilal'e, Sözün anlaşılır olsun Meâl'e Çin Seddini aşan, Mete'miz bizim.
Aman bu kuyruklu yıldız da kızlardan cilveli çıktı :))
"Aman, nesini anlayayım? Kuyruklu yıldız Güneş'in yâriymiş de bilmem kaç senede bir onu görmeye gidermiş! Yanına yaklaştıkça alev alırmış. Yok, saçlarını tarar döker de kırım kırım kırıtır, salım salım salınırmış. Bu lakırtıları kim çıkardı? Kuyruklu daha buraya gelmeden, onu âdeta başı açık bilmem neye benzettiler. Ben bilirim. Bunları yumurtlayan hep o badi badi Emeti Hanım'dır. Herkesin arkasından namusuna söz söyler."
Sayfa 61 - Karbon Kitaplar 1. Basım 2019Kitabı okudu
Yücelişin perdelerini açıyor!
Ah kim kıyıyor Itrî'ye ki kırk iki beste kalıyor bin besteden. "O şafak vaktinin cihangiri," tekbirini yükseltiyor kurbanlar kesilirken. Bir avuç topraktan öyle devasa bir ağaç fışkırıyor ki, üç yüz yıldır yağıyor serinliği. Bayramlar bu ahenkle bayram oluyor, bu ahenk coşturuyor süngüleri. Bu ahenkle dile geliyor sevinci ve acısı bir milletin: "Allâhu ekber, Allâhu ekber-Lâ ilahe illalah. Valla- hu ekber. Allahu ekber velillahilhamd." Dolaşıyor Itrî segâh dörtlüyü. Yücelişin perdelerini açıyor. Sonra sevgilisine selam gönderiyor yüce Allah'ın. Teravihin her ben- dinde yeniden yoğuruyor ruhları. Bir ağızdan söylendikçe salat-ı ümmiyye cemaate çocuksu bir neşe yayılıyor. Otuz üç rekat namazı aynı dirilikte kıldıracak rüzgar camilerden kopup Medine'ye varıyor: "Allâhümme salli alâ sey- yidinâ Muhammedin Nebiyi Ümmiyi ve âlâ, Alihi ve Sah- bihi ve Sellim."
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.