Hiç mi sesim duyulmuyor?
Fırtınalar kopuyor,
Yıldırımlar düşüyor dehlizlerimde.
Gelmiyor mu sesi?
Dalgalar pruvama vuruyor,
Yelkenlerim yırtılıyor,
Dünyam sarsılıyor.
Haberiniz yok mu?
Depremler oluyor,
Yer sarsılıyor,
Toprak ikiye yarılıyor içimde.
Hiç mi içiniz titremiyor?
Yanardağlar patlıyor,
Meteorlar yağıyor,
İçim yanıyor.
Hiç mi hissetmiyorsunuz?
Şen şakrak dolaşıyorum,
Gülümsemem var dudaklarımda,
Kahkalar var dilimde.
Görmüyor musunuz göz yaşlarımı?
Ben, karanlık bir rüya kurbanıyım, avare
Sen, kırgın bir ülkenin süreyyası: Gülnare
Honçalı novruz gelir; bir de siyah ve sarı
Dalgalanır göklerde bir kuşun kanatları
"" Sussuz kalsam, yanan çöllerde can versem elem duymam,
Yanardağlar yanar bağrımda, ummanlarda nem duymam,
Alevler yağsa göklerden ve ben masselesem durmam,
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Resulallah!... """
Ateş maddeden doğar ve giderek daha hafif, hava benzeri bir maddeye dönüşür, kökündeki kırmızı veya mavimsi alevden zirvedeki beyaz aleve geçer oradan da duman olup kaybolur... Bu anlamda ateş doğası itibarıyla yükselme eğilimine sahiptir, aşkınlığı çağrıştırır, ama bir yandan da, belki de yeryüzünün derinliklerinde yaşadığını ve sadece yanardağlar uyandığı zaman patladığını bildiğimiz için, cehennemvari derinliklerin de simgesidir.
Ateş hayat demektir, ama sönüşünün ve sürekli kırılganlığının da deneyimi anlamına gelir.
Yanardağlar taşları, ihtilaller de insanları fırlatır.
Aileler çok uzaklara gönderilir, kaderleri ülkelerinden ayrı düşer, topluluklar dağılır. Bulutlardan düşüyor gibi olurlar; şunlar Almanya'ya, bunlar İngiltere'ye, berikiler Amerika'ya...
Gittikleri ülkenin insanlarını şaşırtırlar: Bu yabancılar nereden geliyor böyle? Onları püskürten, şurada tükenmekte olan yanardağdır. Bu göktaşlarına, bu atılmış ve kaybolmuş insanlara, bu talihin es geçtiklerine çeşitli adlar verilir; onlara göçmen, mülteci, maceracı denir. Kalırlarsa sineye çekilirler, giderlerse sevinilir. Kimi vakit, bunlar kesinlikle zararsız yaratıklardır... Ne kin duyarlar ne de öfke, şaşkındırlar. Yapabildiklerine kök salmaya çalışırlar. Kimseye zarar vermezler, başlarına gelenlerden de hiçbir şey anlamazlar.
"Susuz kalsam yanan çöllerde, can versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda, ummânlarda nem duymam
Alevler yağsa göklerden ve masseylesem duymam
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah."
Allah'ım... Şu cümleleri yazdıran Aşk-ı Rasûlullah'ı nasip et. Bize Habîbi'ni, Habîbi'ne bizi sevdir. Sevdiklerini sevmekten başka sevgilerde yorma kalplerimizi. Hamdlerin en güzeli Sana, salât-u selâmların en sonsuzu Habîbi'ne olsun 🤍