Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
HOCA'NIN ÖYLE BİR ÎMÂNI VAR Kİ...
Mustafa Sabri Efendi'nin (reformistlere karşı yazdığı) reddiyesi "El-Kavlü'l Fasl..." isimli eseri basılmaya başladığında, ilk formasını alıp Yozgatlı müderris İhsan Efendi'ye getirdim. Okudu. "Efendim, Hocamız herkese çatıyor" dedim. - "Ne yapsın? gelecekleri varsa görecekleri de var! Hoca'nın öyle bir îmânı var ki... Bir günden bir güne, hâlinden şikâyet ettiğini duydunuz mu? Hoca, aç kalır, açık kalır, îmânından, yolundan, zerre ayrılmaz, tâviz vermez." diye cevap verdi...
Sayfa 105 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Hepsi Ya Mucize Ya Değil, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
HASAN-ÜL BENNA ve MUSTAFA SABRİ EFENDİ'NİN TANIŞMALARI...
Mustafa Sabri Efendi, bu (Ezher ulemasının, M. Heykel Paşa'nın "Hayat-ı Muhammed isimli eserine reddiye yazması ricası) müracaat üzerine, kitabı tenkid etti; cevabını yazdı, fakat reddiyeyi bastırmak için para yok... Müslüman Kardeşler'in lideri Şıh Hasan-ül Benna, bu kitap meselesini işitmiş. Bir kaç talebesiyle birlikte, bir gün Hoca Efendi'yi ziyarete gelmişler. Hoca Efendi ile ilk kez tanışıp konuşuyorlardı. Tarih 1943, Hasan-ül Benna: - "Efendim, böyle bir kitap yazmışsınız, bastıracakmışsınız. Harp içi, herkes yokluk, sıkıntı içinde, bendeniz 200 âdet almak isterim; parasını da peşin verelim ki, bir faydamız olsun. Daha çok almak isterdik, ama bugünlük imkânlarımız buna elveriyor. İnşallah daha sonra yine alırız..." dedi. Hoca Efendi ile kitabın adı üstünde konuştular... [...] Kitabın adını: "Gayba Îmân Edenlerle Îmân Etmeyenlerin Arasını Ayıran Kesin Söz" diye koymuştu: "El-Kavül-Fasl Beyne'l-lezîne Yu'minûne bi'l-Gaybi ve'l-lezîne lâ Yu'minûn..."
Sayfa 100 - 101 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Hasan-ül Benna'nın Ziyareti, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Aklın hüccetinin hüccet olduğu nasıl bilinir?"
Biz aklın gerektirdiği şeyin sıhhatini vasıtasız ve zamansız/süreçsiz biliriz. Anlamamızın ilk vakitleri ile bunu bi- lişimiz arasında bir süre yoktur, anlamaya başladığımız ilk andan itibaren biz, bütünün parçadan büyük olduğunu biliriz. Bu itibarla kimse, bu bilginin nasıl gerçekleştiğini bilemez. Bu bilgi, Allah'ın nefislerdeki bir fiilidir. Biz diğer bütün delilleri bu bilgiden üretiriz. Bu soruyu soran kişi eğer mümin ise "Kur'an, akıl hüccetlerinin sıhhatini gerektiriyor" deriz. Yok, mümin değilse, onun cevabını da el-Fasl ve et-Takrib'de uzun uzadıya verdik. el-Ihkâm adlı kitabımızda ise meseleyi müslümanlar açısından ele alıyoruz.
Sayfa 173Kitabı okudu
Evvelî Bilgi / Tâli Bilgi
Bu iki yol dışında herhangi bir şekilde bir şey bilmek asla mümkün değildir. İbn Hazm bilginin kaynaklarına ilişkin olarak et-Takrib'de söylediklerini, el-İhkâm'da, şerî konulara uyarlanmış özet bir anlatımla; a) duyular ve akıl, b) vahiy (Kur'an ve sünnet) olarak göstermekte ve el-Fasl'da, vahiy sonucunda elde edilen bilginin, tıpkı duyularla ve aklın açık hükmüyle (bedihetü'l-ahl) idrak edilen bilgi gibi kesin olduğunu söylemektedir.
Sayfa 171Kitabı okudu
Gazel 371
1.Nâm u nişâne kalmadı fasl-ı bahârdan Düşdi çemende berg-i dıraht itibârdan Bahar mevsiminden ne bir ad ne de bir iz kaldı. Artık kırlarda, ağaç yaprakları itibardan düştü. 2. Eşcâr-ı bâg hırka-i tecrîde girdiler Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan Bahçenin ağaçları (bir derviş gibi) soyutlanmışlık hırkasına büründüler. Sonbahar
Bazen fasl küfür olur. La ilahe İllallah ifadesindeki, la ilahe kısmında durmak/vakf küfürdür. Bir takım vasıllar var ki bunlar hatadır. Kur'an okuyanlar bütün bunlara riayet etmelidir.
Reklam
İbn Hazm’ın Şiîliğin kökeninde Fars zihniyetinin olduğuna dikkat çekmiş olması sebebiyle bazıları onu Farslılara düşman olmakla itham etmiştir. Ancak böyle bir itham ona yapılan haksız bir yakıştırma olacaktır. Zira o, erdem ve faziletleri esas almış ve yeri geldiğinde Farslıları da övmüştür. Nitekim el-Fasl’da peygamberlik taslayan sahtekarlara karşı müslümanların mücadelesini anlatırken, “(Bu sırada) Firuz ve Zaduye isimli iki tane fazilet sahibi Fârisî vardı ki -Allah onlardan razı olsun- bunlar Esved el- Ansî ile savaşmışlardı.” diyerek İslâm için savaşan bu iki Farslıyı saygı ile anmıştır. Dolayısıyla onun Fârisîlere yönelttiği eleştirilerin bir zihniyet eleştirisi olduğu anlaşılmaktadır.
Birçok ilim meraklısı tanırım, yıllarca okurlar, çalışıp gayret ederler, fakat ilimden nasiplerini alamazlar. İlim talibi şunu bilsin ki eğer bu iş çok çalışmakla olsaydı, herkes âlim olurdu. Demek ki bu Allah vergisidir, bunda kendini beğenip gururlanmaya yer yoktur. Bunda tevazu gösterip Allah’a şükretmek lazımdır.
108 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.