Dinimiz ahlâk yoludur. Çünkü Yüce Allah Kur'an'da "(Ey Muhammed!), Şüphesiz sen yüce bir ahlâk üzeresin." buyurmuştur.
(Kalem, 68/4)
Dinimiz ilim yoludur. Çünkü Peygamberimiz "İlim bütün Müslümanlara farzdır. " demiştir.
(Suyutî, Câmiu's-Sağir, 213)
Dinimiz akla değer verir. Çünkü Kur'an bizi sık sık düşünmeye çağırmış, pek çok ayetinde " düşünmüyor musunuz?" buyurmuştur.
Sayfa 26Kitabı okudu
Maddecilikten doğan bunalımlar
İnsan, tabiatın kânunlarını, tekniğin inceliklerini ve yıldızların fiziksel yapısını bulmakta büyük başarılar içindedir. Fakat çağımızda insanoğlu maddeye kendini o kadar kaptırmıştır ki hırsını yenemiyor. Yüce Allah kâinattaki her şeyi insan için yaratmıştır. Elbette ki insan, ilmi ve aklı sayesinde maddenin fiziksel ve kimyasal kânunlarını bulmakta başarılar elde edecektir. Fakat önemli olan insanın kendini yenmesi, kendini araması ve kendini bulmasıdır. Nitekim şöyle bir söz vardır: "Kim kendini bilirse Allah'ını da bilir." Günümüz insanlarının önemli bir bölümü maddeye o kadar bağlanmıştır ki, ne kendini biliyor ne de Allah'ı tanıyor.
Sayfa 17Kitabı okudu
Hz Muhammedin (As) takip ettiği ince siyasetle Medinedeki münafıkların Müslüman topluma ve tebliğin yayılmasına karşı hareketleri etkisiz hale getirilebilmiştir.
Gerçekten insan, inancı güçlü, ahlakı olgun ve iradesi sağlam olduğu derecede manevi açıdan zengin sayılır. Manevi açıdan zengin olan kimse ise gerçek mutluluğa yönelmiş demektir.
"Şu beş günahtan kefaretle kurtulma olanağı yoktur: Allah'a ortak ilah tanımak, haksız yere adam öldürmek, mümine iftira etmek, savaş günü kaçmak ve yalan yere yemin ederek bir hakkı engellemek."
Hz Peygamber Sav
İyilik ve fazilet huy güzelliğidir. Kötü şey, senin kalbini tırmalayan ve halkın duymasını kötü gördüğün şeydir.
İnsan, ahlaken olgunlaştığı derecede müslümanlığı değer kazanır. Dini bütünleşir. Ruh huzuru duyar.
Kötülükte ısrar felaket getirir, iyiliğe yönelme mutluluk verir.
"Sizlerden hiçbiriniz Allah bana rızık verir diyerek rızık aramaktan geri durmasın. Çünkü gökten altın ve gümüş yağmaz.
Hz Muhammed Aleyhisselatûvesselâm
Sadaka yoksul olduğu halde istemeye yüzü tutmayan veya çalışamayacak derecede özürlü olan kimselere verilmelidir. Demek oluyor ki bir yandan varlıklı yurttaşlarımız olanakları ölçüsünde hayır işlerine yardımda bulunmalıdır. Öte yandan yoksul olanlar da çalışma olanaklarını aranmalıdırlar.