Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ünlü bir teknik direktöre sorarlar, nasıl iyi bir teknik direktör olunur? Çok manidar bir Cevap verir; simitçiyi dahi dikkate alan iyi bir teknik direktör olur, der. Şaşkınlıkla simitçiyi sorarlar. Anlatır; Maça gelirken stadyumun dışında simit satan simitçi seslenir "ağbi ekmek parası, al bir kaç simit" teknik direktör maçı düşündüğü için dalgındır duymaz bile. Maç başlar fakat bi türlü gol gelmez o arada simitçi de maçı izlemektedir. Kendisinden bir simit almayan teknik direktöre de kızgındır, bağırır "direktör istifa" bir beş on kişi derken bütün taraftar istifa diye ortalığı yıkar. Kulüp yöneticileri bundan etkilenir ve direktörün işine son verir. Veya teknik direktör simitçiden stada girerken simit alır, biraz da sohbet eder heyecandan bahseder. Maç başlar, Maç güzel gidiyor fakat gol bi türlü gelmez. Tirübünden maçı izleyen simitçi bağırır, teknik direktör ne yapsın futbolcuda iş yok diye ve futbolculara yüklenir, futbolcu bu tezahürat karşısında iyi olduğunu göstermeye mecbur hisseder kendini ve maçı kurtarır... Simitçiyi hesaba katmayan hoca iyi bir teknik direktör değildir der. Bu öyküyü son kitabımda bana rehberlik yapan kişi anlattı ve çok çok etkilendim. Özellikle yönetici pozisyonundaki gücü elinde tutanlar simitçileri görmüyorlar dedi. (Simitçi önemsiz sandığımız kişiler oluyor bu arada) Hayatımızda kimleri görmezlikten geliyoruz diye aldı beni derin düşünceler... Hayatınızdaki simitçilere dikkat edin, hiç önemsemediğiniz bir kişi sizin kader yolunuzu değiştirecek güce sahip olabilir, bilemezsiniz... Semra Atasoy