çakıllı çaydan geçmişleyin
tırmanıp yokuş çıkmışlayın
evindeydim:
kapın dilme tahtalı
duvarın kireç badanalı
oturup ayranını içmişleyin
mor dağa karşı
hey dost !
un çorbası kuru ekmek yiyerek
tatlı tatlı diller dökerek
son güzümüzde
kışa karşı
bunca yıllar geçmişleyin
güle güle kalasın
hey dost !
Bakışlarımla düğüm düğüm
Sana bir şeyler söyliyebilsem.
Sabahlara kadar düşündüğüm
Sana bir şeyler söyliyebilsem...
Hani ne bileyim, masal gibi,
Sularla haşır-neşir dal gibi.
Bir okunmamış arzuhal gibi
Sana bir şeyler söyliyebilsem.
Bakışlarımız aynı duyguda,
Bir besteyi sürüklerken, suda.
Yarı uyanık yarı uykuda
Sana bir şeyler söyliyebilsem
Desem ki, boşluklar bizi sarın,
Ardında kalalım hudutların,
Diliyle toz-pembe bulutların
Sana bir şeyler söyliyebilsem,
Sen, yemyeşil baharın burcunda,
Mevsim erguvanları avcunda.
Gül biten dizlerinin ucunda
Sana bir şeyler söyliyebilsem...
Feyzi halıcı.