Anlaşılarak okunan şeylerden lezzet hasıl olur. Lezzet dahi istifadeyi intaç eder (doğurur). Maarifin terakkisi böyle husule gelir.
Sayfa 150 - Hece Yayınları 2007 BaskısıKitabı okudu
Nûr-i dîdem (göz nurum) beni ağlatma dedim,
Güldü dedi:
Seni çok ağlatırım bende bu gözler var iken.
Dedi harf atma edersin beni dembeste (sessiz),
Dedim:
Seni çok sustururum bende bu sözler var iken.
Sayfa 144 - Hece Yayınları 2007 BaskısıKitabı okudu
Herkes vatanına muktedir olduğu kadar hizmet etmelidir.
Sayfa 140 - Hece Yayınları 2007 BaskısıKitabı okudu
Cenab-ı Hakk böyle meram anlamaz, meram anlatamaz hocaların mukarenetinden (yakınlığından) evladı memleketi masun buyursun (korusun)!
Sayfa 135 - Hece Yayınları 2007 BaskısıKitabı okudu
'Habib-i Acemî' Kur'ân okunduğunu işitince ağlarmış. Kendisine demişler ki: 'Sen Acemîsin. Kur'ân ise Arabî'dir. Manasını anlayamazsın. Bu ağlayış neden?' Şu cevabı vermiş: 'Lisanım Acemîdir amma gönlüm Arabî'dir.'
Sayfa 117 - Hece Yayınları 2007 BaskısıKitabı okudu
Hasan Basri'ye 'Gönüllerimiz uykuda! Onun için vaazınız tesirsiz kalıyor.' demişler. Tebessüm ederek şöyle mukabele buyurmuş: 'Keşke uykuda olsa! O zaman çaresi bulunurdu. Çünkü nâimi (uyuyanı) uyandırmak mümkündür. Gönülleriniz meyyittir (ölüdür) ki onlara hiçbir tedbir ile intibah (uyanış) gelmez.'
Sayfa 115 - Hece Yayınları 2007 BaskısıKitabı okudu
Manâ-yı rengîni (renkli manayı) soluk lafız ile ifade etmek dahi, bir dilber-i cazibedara münasebetsiz elbise giydirmek gibi olur. Sözün a'lâsı lafız ve manaca letafeti mütenasip olanıdır.
Sayfa 102 - Hece Yayınları 2007 BaskısıKitabı okudu