Paul Nizan'ın o çok yerinde cümlesi aklıma geliyor: "Varlığıyla dünyayı suçlamayan hiçbir büyük yapıt yoktur." Che Guevara'nın ölümüyle büsbütün altı çizilen yaşamı dünyaya, insanların çoğunluğuna azınlığın yük hayvanı damgasını vuran ve çoğu ülkeyi bir azınlığın çıkan uğruna köleliğe ve yoksulluğa mahkum eden bizim dünyamıza yönelik bir suçlamadır; o aynı za manda da koşulları değiştirmek için hiçbir şey yapmayan bencilleri, korkakları ve bu koşulları kabullenlenenleri de suçlamaktadır. Çünkü onun ölümü bugün ve tüm gelecek için bir suçlamadır.
Bir şeyler yapmaya karar vermeyi, bu aşağılık çağda devrimin somut bir biçimde yakınlaşmasını beklerken, genç seçkinlere özgü yaşamımızda öylesine canımız sıkılıyor ki, Narodnikler gibi, Ecinniler gibi biz de hükümete karşı niçin bir komplo hazırlamıyoruz bir türlü anlamıyorum. Bununla birlikte, senin kişisel yetkinliğine bakarak, senin gizli düşlerinin, proletaryanın politik iktidarı somut olarak ele geçirmeyi başarmasından daha yararlı olacağı kanısındayım.
disiplinin savaş için koyduğu ast-üst ilişkisi ve bağımlılık, barış döneminde köle ruhu ilişkisine dönüşür. Bir kışla, aşağı yukarı, bir efendiler ve uşaklar topluluğudur