Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Reklam
" sen ki, saçından tırnağına kadar bir hürriyete bedelsin, bu ılık saçlar, bu gözler; fakat her şeyden önce yaşadığın için güzelsin..."
Sayfa 173Kitabı okudu
Onun yerine kamyon sürmek isterdim ama kadınlar kamyon süremezmiş. "Kadınlar evden çıkmaz, kadınlar okumaz, kadınlar kamyon sürmez yetti be!" diye sinirlenip kapıya tepiği indirince annem arkadan seslendi: "KADINLAR SİNİRLENMEZ!" Kesinlikle şaka yapmıyordu. Toplum mühendisi beyler, kadınları tam dişlerine göre yapmak için canla başla çalışmış, hem fiziksel hem de duygusal her yönden kıskaca almışlar. Bir tek ağlamayı yakıştırıyorlar kadına; anneliği, cenneti, zarafeti, güzelliği, kılsızlığı, küfürsüz konuşmayı, sadakati, sessizliği. Bütün zayıf gösteren, bir sıkımlık can bırakan şeyleri yani. Ne kadar taşkınlık ya da güç gösterisi olacak özellik varsa da şöyle bir bakıyorum ya deyimle, ya dinle ya da başka bilmem nelerle ayıplanıp, üstü göstere göstere çizilmiş. Haklarını vermek lazım, iyi çalışmışlar, çok çalışmışlar, öyle böyle değil cillop gibi çalışmışlar. Edilgen ve tembel biz kadınlar da nasıl gönülden inanmışsak bunların belgeli sahiciliğine özgürlüğümüze koyulan kotaları erkeklerden bile çok savunur olmuşuz. Öyle ya koskacaa din alimleri o kadar kitabı boşa mı yazmış? Eskiler boşuna mı konuşmuş? Hepsi yaşanmış şeyler bunlar! Okumuş onlar! Adam gibi adamlar!
Sayfa 142Kitabı okudu
Belki de ben sevmeyi seviyorum. Sevmek, tıpkı bir morfin gibi kanıma karışıp ruhumu hafifletiyor.
Sayfa 104Kitabı okudu
Bazı kimseler, çocuk evliliği kavramının rahatsız ediciliğini sorgulamadan, sonrasında olan bitene aldırmaksızın direkt sonuca atlayıp, "Çocuk evliliklerinin hepsi kötü sonuçlanmıyor ki, etrafımızda mutlu çiftler de var," diyebiliyor. Mutlu çiftler... Nereden biliyorsun? "Kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyeceksin," diye yetiştirilmiş kadınlar elalem ne der endişesiyle anlatmadığı için ve zaten kimse de sormadığı için öyle biliyor olmayasın? Gelinlikle girilen yerden kefenle çıkmakla tehdit edilen, boşanmak isteyince de yol ortasında öldürülen kadınların korkularını mutluluktan mı sayıyorsun? Değişik bir mutluluk anlayışın var. Kocasıyla yatmadığı gece sabaha kadar meleklerin lanet edeceği söylenerek tecavüze katlanmak zorunda bırakılan kadına gidip bizzat sordun mu mutlu olup olmadığını? Hiç konuştun mu, bak samimiyetle soruyorum? Deyzeee eppek mi bişiriyon gızz tadında değil. Dertleşmek, deşmek, eşelemek için oturdun mu dizinin dibine? Neye dayanıyor o mutluluk çıkarımın? Sizin bu "onca yıllık mutlu evlilik" yalanınız da, küçük kız çocuklarının rahminin üstüne kurulmuş "Türk aile yapısı" yalanınızın bir parçası. Öyle sikik, öyle dandik ki rahmimizi sallasak gürül gürül yıkılacak. Ondan değil mi eğitim sistemini kurcalayıp durmanız. Hangi tarafını yırtsak da kız çocuklarının kendini okumaya verip doğurmayı unutmasının önüne geçsek. O derme çatma düzeninizin tuz buz olma korkusundan değil mi lisede ve üniversitede evliliği cazip hale getirecek kampanyalar yapmanız? Elinizden kaçmasınlar aman diyim, daha çok kampanya, daha çok. Sonuçta okullar evlilikle çok alakalı yerler.
Reklam
Küçük hayatının küçük insanı olmayı tercih etmen yenilgi sanılıyor.
Zaafları olan başarılı insanlar olmasaydı, oturduğu yerde ortadan yarılan insanlara rastlayacaktık.
Çalışan kadınlar yüzünden erkekler işsiz. Konuşan kadınlar yüzünden erkekler bıkkın. Oynaşan kadınlar yüzünden kıyamet yakın. Kadınlar, erkeklere emanet edilmiş, erkek hizmeti için erkekten türetilmiş ikinci sınıf bir tür. Ana, bacı, can, canan, çiçek, kelebek ama asla insan değil.
Ağlamak, usta bir ressam tarafından insan yüzüne nakşedilmiş buğulu bir manzara gibi, gülmekten daha başarılı bir çalışma olduğu kesin.
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.