Şimdi Gazzâlî’nin Munkız’ına nispet edilen bir ayrım var ya; bir hakikat araştırması olduğunu iddia eden yöntemler: Dehriyyûn, Tabiiyyûn, vb. (…); ki biliyorsunuz bu ayrım Ömer Hayyam’dan kaynaklanıyor… Ömer Hayyam’dan gelmesinin bir önemi var çünkü filozof olduğu kadar büyük bir matematikçi. Demek istiyorum ki, klasik gelenekte her bir okulun, “tek hakikat, tek yöntem” anlayışı var. Mesela, İbn Sinacılar diyorlar ki: “bir hakikat var, bu hakikat kendini bir tertip, düzenlilik, kurallılık vb. verir ve ancak ve ancak bizim yöntemimizle bilinebilir.” Kendini bir hakikat araştırması olarak vazeden her bir felsefî tutum da benzer şeyi söylüyor. Benim kişisel kanaatim –buna ne dersiniz bilmiyorum ama–, ilk defa Gazzâli’yle birlikte “tek hakikat, çok yöntem” anlayışına geçiyoruz. Tümü eşit seviyede birer hakikati araştırma yöntemi olarak meşrudur. Ondan önce buna ima eden bir sürü düşünür olabilir ama bunun merkeze yerleşmesi Gazzâli’yle oluyor.
Sayfa 17 - açık oturum: ihsan fazlıoğlu