Ahmed Günbay Yıldız, bu eserinde değişik bir kompozisyonla karşınıza çıkıyor.
Yaratılışın tabii bir sonucu olarak, hiç karşılık beklemeyen, hep kendinden veren bir babanın sevgisi.
Ve kendilerini büyütene kadar üzerlerine titreyen bu babaya, yüreklerindeki sevgiden yeterince pay ayıramayan evlatlar...
Bir de, bir genç kızın sabrı nakış nakış işlediği, tertemiz sevgisi...
Ahmed Günbay Yıldız'ın bu eseri bir sevgi mozağiyi...
(Arka Kapak)
Mavi GözyaşıAhmed Günbay Yıldız · Timaş Yayınları · 20211,997 okunma
(arka kapak yazısı)
“Modern bir mafya masalı
Chicago’nun önde gelen mafya ailelerinden birinde doğan Aria Scuderi, güzelliğiyle tanınan bir mafya prensesidir. Pek çok kişinin büyük bir ödül olarak gördüğü genç kadın, aileleri arasında barışı sağlamak için Luca Vitelio ile evlenmek zorunda kalır. Bu evlilik, O’nun sonu olabilir; çünkü Luca, yani
Tek başına saatlerce kitapçıda dolaşmak... Kitap kapaklarını incelemek... Arka kapak yazısını okumak... Kısa notlar almak... Biraz kitapçıda okuma yapmak... Az bilinen terapi yöntemlerinden biridir; aşırı rahatlatıcı bir olay. İnsanı dinginleştir, kendine getirir.
Neil Gaiman ile lise dönemlerimde tanışmış, kalemine ve hayal dünyasına aşık olmuş biri olarak büyük bir heyecanla okudum bu eseri. Neil Gaiman yine masallara, mitlere kendi dokunuşlarını yaparak bizi tekinsiz, sürükleyici, karanlığın ve aydınlığın dans edip umudun tükenmediği büyük bir maceraya çıkarıyor. Kitabın arka sayfasında bu
Kitabın isminden etkilenerek almıştım. Okumaya bir ay kadar önce başladım ve bugün bitti. Anneni ve Babanı Terk Edeceksin, bana arka kapak yazısından da tam da okumak ve bilgilenmek istediğim konu üzerinde olduğunu yansıtmıştı. Fakat okuyup bitirdikten sonra istediğim o bireysellik hakkındaki noktayı bulamadım. Daha çok felsefi açıdan toplum ve birey üzerine incelemeler, aile nasıl inşa edilir gibi bunun hakkında devam eden incelemeler mevcuttu. Kitap eşcinsel ebeveynlik konusu da değiniyor. Merak edenlere tavsiye edilir. Yeni bir kitapta buluşmak üzere.
“Bu hikâyeyi bildiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Genç bir kraliçe var, evlenmek üzere. İyi kalpli, cesur, güçlü kuvvetli cüceler. dikenlere gömülü bir şato, bir de prenses var. Prenses bir cadı tarafından lanetlenmiş, rivayet • ki sonsuza dek uyuуасак,
Ama bu hikâyede sadık atının üstünde dörtnala gelecek asil bir prens ummasın kimse. Beklenmedik yollara sapan, parlayıp ışıldayan kara büyü ipliklerinden örülmüş bir masal bu. Ve bir prensesin kurtarılması gerekiyorsa, kahraman bir kraliçe de olabilir.”
-Arka kapak yazısından-
"İnsan insanın tanrısıdır."
Spinoza, felsefesi ve yaşamıyla düşünce tarihinin en önemli ve en kritik eşiklerinden birisi olmuştur. Zira o, dışlanma pahasına, Tanrı'ya dair genel kavrayışı köklü biçimde eleştirmiş ve Tanrı'yı zorunluluk gereği yer kaplayan bir töz olarak kavramıştır. Onun engin düşünce dünyası Marx, Nietzsche, Kant, Hegel, Goethe, Einstein ve daha pek çok kişiye ilham vermiştir.
Kendi krizini yaratan, çabuklaştıran, kendi kendisini yıkan ve böylece kendisini özgürce ve özüne en yakın biçimde yeniden inşa eden; kendisini sınırlayan her şeyi -yazgısını, bedenini, arzularını, ötekilerin varlığını, içine doğduğu tüm belirlenimleri- kabul ederek, hatta yücelterek aşan bir felsefeyi ve bu felsefenin neredeyse bire bir izdüşümü olan bir yaşam öyküsünü anlamaya niyetlendiğimiz bir yolculuğa çıkıyoruz.
Şeylerin görünüşlerini değil, onları kendileri kılan şeyleri kovalayan; ötekileri kucaklayan, onların varlığından hoşnutluk duyan, incelikli, uyumlu, tutarlı ve sarsılmaz bir düşünce sistematiği ile tanışmaya hazır mısınız?
*Arka kapak yazısıdır. Kitabı tanıtmak amacıyla inceleme niteliğinde paylaşılmıştır.
Orhan Pamuk’tan okuduğum ilk kitap ve açıkçası kapağı ve arka kapak yazısından yola çıkarak ‘aa alayım bi Orhan Pamuk okumaya başlayayım’ okumaya başladım.
Kitap aslında, yazarın bu kitaptan önceki eseri olan Sessiz Ev’in bir karakteri olan Faruk’un bu defteri bir sandıkta bulup yayımlamak istemesiyle başlıyor. Giriş kısmında da bundan bahsediyor Faruk. Tabii ben bu kişinin kurgusal bir karakter olduğunu bilmediğim için internete arattım ve karşıma bu bilgi çıktı. Ve sanırım ilk de bir kitapta böyle bir kurguyla karşılaşıyorum, aşırı hoşuma gitti bu detay.
İlk sayfasından itibaren beni içine çeken ve okuması oldukça akıcı olan Venedikli bir bilim insanın yazdığı günlüklerden oluşan bir kitap. Böyle tarihsel olayların -doğru ya da yanlış biçimde- kurgulanmasını seviyorum ve okunması da çok keyifli hale geliyor benim için.
Son 30 sayfasında (yazarın son sözünü de dahil ederek) böyle bir şey beklemiyordum açıkçası. Sonunu kendimce tahmin edebildiğimi düşünmüştüm ancak yanılmışım, kitapta yazarın son sözünde de bahsettiği “ikililik” durumu var ve oldukça güzel işlemiş. Kendisi de bu kitabı yazmak için yaptığı çeşitli okumalar ve bunlardan aldıkları ve kendi kişisel deneyimlerini birleştirmiş sonucunda bu tarihi kurgu novellayı yazmış.
Karakterlerin o bunalımlarını, sorularını, acabalarını, endişe ve öfkelerini fazlaca benimsedim. Su gibi akıp gitti kitap.
Beni oldukça şaşırttı ve soru işaretleriyle bıraktı ama bu durum oldukça hoşuma gitti.
Keyifli bir okumaydı, yazarı okumaya devam edeceğim.
Okumak ne şahane şey!
Mehmet Kabakçı - Yedi Düvelin Ecnebisi
https://1000kitap.com/vacilando.kitap
°
"Zaman durmadı, kimsenin gözünün yaşına bakmadı ahh! Geçip gitti döne döne, bir yay gibi, iç içe geçmiş daireler gibi büklüm büklüm döndü ve topladı götürdü öleni, eskiyeni, eskide kalan bütün dünyayı. Unutuldu bu ölüm de, unutulan o yaşamlar gibi."
°
Selamlar . Yeni yazarlar keşfetmeye devam ediyorum .
- İsmiyle beni etkileyen, arka kapak yazısıyla merak ettiren, okurken geren heyecanlandıran ve hemen bitmesin dedirten bir kitap. Yazarımızın dili, üslubu çok çok iyi. Kitabı okurken her ayrıntısı sizi kitaba daha fazla bağlıyor.
- Köylerimizde o köyün çınarı olur ya işte bu kitabımızda de Fahri Dayı bizleri karşılıyor. Her yerden çıkan sağa sola giden karakterimiz ise Ayvaz. Buradan yola çıkarken fantastik ve sürükleyen bir hikaye bizleri karşılıyor. Fazla bir şey söylemek bence kitabın büyüsünü bozar, hemen alıp bir çırpıda okumalısınız.
- Tolkein vari bir anlatımı vardı. Böyle bir evren yaratmak kolay iş değil kesinlikle. Türk yazarlarımızdan böyle kaliteli eserler okumak beni mutlu ediyor ve umarım böyle güzel kitaplarla tanışmaya devam ederim .
Herkese huzurlu akşamlar dilerim dostlarım .
@me_va_la_vida
Gece Yarısı Kütüphanesini okurken beğenmemiştim. Bu kitabın arka kapak yazısını okuyunca bir şans verebilirim diye düşündüm. İyi ki şans vermişim. Kitabı çok beğendim. Kurgusunu ve yazım dili kolay okunabilir seviyedeydi. Sadece kitabın son kısmının çok aceleye geldiğini düşünüyorum. Keşke 50 sayfa daha yazılsaymış.
Samle Çağla yazdı...
EFELYA
"Ben ki sevdaların öksüz çocuğu
aşk dediğin kehribar bir hüzün boncuğu "
Geçen yılın ses getiren kitaplarından, Mehmet Binboğa 'nın, klasikle popüler olanı harmanladığı Efelya adlı romanı 407 sayfadan oluşuyor. Mühür Yayınlarından çıkan roman, gerek kapak dizaynı gerekse şekil bakımından oldukça albenili... Kitabın arka kapağında, şair ve denemeci Barış Erdoğan'ın etkili de bir tanıtım yazısı var.
Kitabın bir çırpıda okunmasının altında, akıcı bir dille yazılmış olması kadar, yazarın edebiyat tahsili yapmış olmasının, dolayısıyla dile hakimiyetinin de etkisi var. Binboğa, öğretmenlik mesleğinin verdiği açık seçik anlatımla, görece uzun paragraflarda bile okuru yormuyor.
Yazarın eğitimci kimliği, gerek metinde dikkat ettiği yazım ve imla kuralları gerekse paragraf oluşturmadaki dikkati, genç yazarlara ders niteliğinde.
Kısacası Efelya romanı için, güncelle klasik olanın kucaklaştığı, neo-klasik bir roman diyebiliriz.
Ekşi Sözlük'te bir okur, "İnsana anadilini sevdiren bir roman Efelya..." demiş. Ne kadar isabetli bir değerlendirme... Yüzlerce halk söylemi, aforizma tadında cümle var kitapta. Çok keyif aldım okurken.
Nitelikli her okurun kütüphanesinde bulunması gereken bir kitap Efelya. Çünkü bu roman, son 20-30 yıllık hayatımızın, teknolojiyle iç içe geçmiş ilişkilerin, değişen değer yargılarının başarılı bir aynası...
Bu kitapla bana büyülü dünyalar araladığınız için, teşekkürler Mehmet Hocam, elleriniz dert görmesin. Ne zamandır, bitmesine üzüldüğüm bir roman okumamıştım.
Samle Çağla
Fazlı Yalçın yazdı...
BİNBOĞA'NIN AŞK ROMANI
Şair, öykücü Mehmet Binboğa'nın, ikinci romanı da yayımlandı.
Açıkçası, Binboğa'dan şiir ya da öykü kitabı beklentisi içindeydim. Çok önceden beri bunun hazırlığını yapıyor, sancısını çekiyordu aslında. Bu salgın (C 19) döneminde toplam sekiz yüz sayfalık iki romanı kotaran
Samle Çağla yazdı...
MEHMET BİNBOĞA’NIN, “ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ” ADLI ROMANI HAKKINDA BİR İNCELEME DENEMESİ...Samle Çağla
Mehmet Binboğa'nın geçen yıl birinci cildi yayımlanan "Efelya" seri romanının ikinci cildi, "Şiirkent'in Narçiçeği" adıyla İzan Yayınlarından çıktı. Kitabın kapak dizaynı, Efelya'da
Arka kapak ; Japonlar herkesin bir ikigaisi olduğuna inanır, her sabah yataktan kalkmaları için bir sebepleri vardır.
İlham verici ve rahatlatıcı bu kitap sizlere kendi ikigainizi keşfetmeniz için gerekli tüm bilgileri veriyor. Aceleci davranmamanızı ve kendinizi tutkularınıza adamanızı sağlıyor.
Genel olarak beğendiğim bir kitap oldu. Kendine bir amaç, uğraş arayan ancak bunu nasıl bulacağını ya da nereden başlayacağını bilmeyenler için oldukça yol gösteren bir kitap.
Kitaptaki en beğendiğim ve genel olarak kitabı kısaca özetleyen şu sözler kitaba başlamak için yeterli olacaktır;
“Yaşamdaki mutluluğun ana şartları: Yapacak bir şey, sevecek biri ve umut edecek bir şey.”