Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Adorno Benjamin’e Karşı
Benjamin, kolektif bilinçdışı kavramını öznel bir rüya olarak betimlerken, bir yandan da arkaik mitlerin korunduğu bir alan olarak yorumlamaktadır. Adorno'ya göre ise mitlerin içine ko­numlandıkları kolektif bir bilinçdışı anlayışı; Jung'un, Freud'un cinsellik alanından soyutlanmış görüşlerinin bir derlemesinden ibaret olup, psikanalizin başarısızlığından öteye gidemeyecek bir iddiadır. Benjamin'de örtük bir biçimde de olsa mitlerin hala geçerliliğini koruduğu inancı, yitirilmiş bir toplumsal masumi­yetin yaşandığı dönem sayılan, doğayla insan birlikteliğinden söz eden ütopyacı bir sınıfsızlık durumunun, romantik bir nos­taljisine yol açması endişelerine karşın mevcuttur.Adorno'nun bu konudaki temel endişesi ise Benjamin'in görüşlerindeki mite olan bu bağlılığın, tarihin karşısında eleştirellikten yoksun bir tutuma yol açması olasılığıdır.
Sayfa 114 - Ayrıntı Yayınları, 2013, 1.Baskı.Kitabı okuyor
"İnsanlar ilk olarak 2,5 milyon yıl önce Doğu Afrika'da, "Güney Maymunu" anlamına gelen Australopithecus adı verilen bir maymun cinsinden evrimleşti. Yaklaşık iki milyon yıl önce, bu arkaik erkek ve kadınların bazıları anayurtlarını terk ederek Kuzey Afrika, Avrupa ve Asya'nın çeşitli yerlerine göç ettiler. Kuzey Avrupa'nın karlı ormanlarında hayatta kalmak, Endonezya'nın nemli cangıllarından daha farklı özellikler gerektirdiğinden, insan toplulukları farklı yönlerde evrildiler. Bunun sonucunda pek çok farklı tür ortaya çıktı, biliminsanları da bunların her birine ayrı birer şatafatlı Latince isim koydular."
Sayfa 21 - Kolektif Kitap
Reklam
167 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
"Bir fenomen zıddıyla giderilmez, aksine daha baskın 'aynısı' ile giderilir. Zıddı onu kaçınılmaz kılar." Kan dökme istemi döl dökme istemi ile eşdeğerdir... Mevcut sosyal etkenler ve koşullar tarihin olumsuz belirlenimlerinden pay alarak, arkaik güdülerin yeniden üretilip dolaşıma sokulmasıyla, insanın derinlerinde saklı
Sevgi ve Şiddetin Kaynağı
Sevgi ve Şiddetin KaynağıErich Fromm · Öteki Yayınevi · 20001,272 okunma
Ben ve kendiliği (bkz.) ayırt ediyorum, çünkü Ben yalnızca bilincimin öznesi, kendilikse bilinçdışını da içeren bütün psişemin öznesidir. Bu anlamda kendilik Beni kapsayan ideal bir varlıktır. Bilinçdışı fantezilerde (bkz.) biraz Faust'un Goethe'yle ve Zerdüşt'ün Nietzsche'yle ilişkisi gibi kendilik genellikle aşırı-düzenli veya ideal kişilik biçiminde ortaya çıkar. Kendiliğin arkaik özellikleri idealleştirme uğruna "yüksek" kendilikten ayrı temsil edilir, örneğin Goethe'de Mephistopheles, Spitteler'da Epimetheus, Hristiyan psikolojisinde şeytan yani Deccal. Nietzsche'de Zerdüşt "en çirkin insan" da kendi gölgesini keşfeder.
Sınıf mücadelesinin bileşenleri arkaik dönemden itibaren harcama sürecinin parçasıdır. Potlatch içinde, zengin insan yoksulların sağladığı ürünleri dağıtır. Kendi gibi zengin bir rakibin üzerinde yükselmeye çabalar, ama tahayyül edilen en yüksek derecenin en zorunlu hedefi, onu yoksul insanların doğasından iyice uzaklaştırmaktır.
"İki milyon yıl önce Doğu Afrika'ya bir gezi yapsaydınız, çok tanıdık insan karakterlerine tanık olabilirdiniz: çocuklarına sarılan endişeli anneler, çamurda oynayan çocuklar, rahat bırakılmak isteyen yaşlılar ve toplumun kurallarına başkaldıran gençler, görmüş geçirmiş yöneticileri ve köyün güzelini etkilemek isteyen gösteriş meraklısı maçolar. Bu arkaik insanlar âşık oldu, oynadı, yakın arkadaşlıklar kurdu, güç ve statü için mücadele etti. Fakat bunu şempanzeler, babunlar ve filler de yapıyordu. İnsanların hiç de özel bir durumu yoktu..."
Reklam
"İki milyon yıl önce Doğu Afrika'ya bir gezi yapsaydınız, çok tanıdık insan karakterlerine tanık olabilirdiniz: çocuklarına sarılan endişeli anneler, çamurda oynayan çocuklar, rahat bırakılmak isteyen yaşlılar ve toplumun kurallarına başkaldıran gençler, görmüş geçirmiş yöneticileri ve köyün güzelini etkilemek isteyen gösteriş meraklısı maçolar. Bu arkaik insanlar âşık oldu, oynadı, yakın arkadaşlıklar kurdu, güç ve statü için mücadele etti. Fakat bunu şempanzeler, babunlar ve filler de yapıyordu. İnsanların hiç de özel bir durumu yoktu. Hiç kimsenin, elbette insanların da, bir gün kendi soylarından gelenlerin ayda yürüyeceğine, atomu parçalayacağına, genetik kodu çözeceğine ve tarih kitapları yazacağına dair en ufak bir fikri yoktu. Tarih öncesi insanlarla ilgili bilinmesi gereken en önemli şey, etraflarına goriller, ateşböcekleri veya denizanalarından daha fazla etki etmeyen sıradan hayvanlar olduklarıdır."
Kolektif Kitap, İnceleme, Türkçesi: Ertuğrul GençKitabı okuyor
Les Demoiselles D'Avignon 1907
20'nci yüzyılın en geniş vizyonlu sanatçısı olarak ünlenen Pablo Picasso, ressam, mozaik sanatçısı ve heykeltıraş olarak öne çıktı. Babası, resim öğretmeni olduğu için Picasso'nun yeteneğini hemen fark etti. 1895'te Barselona Güzel Sanatlar Akademisi'ne kabul edildi. 1900'de gittiği Paris'te ilk dönem eserlerini verdi. Kent yaşamının yanında, sirk palyaçolarını ve akrobatları resmetti. Mavi dönem olarak bilinen evresinden sonra, 1906'da Paris'te gerçekleşen Cezanne retrospektifini görmesi ve Paris'teki primitif sanatla tanışmasıyla kübizmin akımını şekillenmdirmeye başladı. Üç boyutlu cisimleri bu teknikle iki boyutlu hale getirdi ve onların hem profilden hem de önden görünmesini sağladı. En çarpıcı resimlerinden 'Avignonlu Kadınlar', kübizmin ve modern sanatın başlangıcını simgeler. İnsan yüzünün temsilinin tüm kuralları, bu tabloda yıkılmıştır. Yüzdeki simetrinin reddedildiği eser, arkaik ve primitif sanattan izler taşır.
Bilinçdışı ileri bilinçten özgürleştirmeye çalışır kendini, içgüdülerle rüyalardaki sembol ve arkaik formlarla hayata katılmaya ve kendini geri getirmeye çalışır, uzaklardan seslenir adeta. Ancak modern insan bilinçdışının kendini çeşitli araçlarla hatırlatmaya çalışmasından korkar ve onu bastırır. Aslında insan bilir ki bu konuşan imge ve arketipler sessiz değildir, aksine hayli enerji yüklüdür ve bir şeyler ifade etmektedir. Yüklü olması sebebiyle bastırılmasıdır nevrotik insanı yaratan.Belki de bilinçdışınızın söylemek istediği şey o kadar can sıkıcı ki dinlememeyi tercih ediyorsunuz
Sayfa 44 - Destek YayınlarıKitabı okudu
...eski bir Alman atasőzunun dedigi gibi, "banyo suyuyla birlikte çocuğu da atmak" da doğru olmaz. Burada "çocuk" derken, en küçüklerine varıncaya dek tüm dinsel toplulukların varlığının kabul edilmesi ve her birinin yasal statüsünün, ibadet özgürlüğünün, siyasal ve kültürel haklarının-kısacası saygınlığının- tanınması fikrini
Sayfa 52 - YKYKitabı okudu
Reklam
Her şeyin dinsel alan içinde olduğu Arkaik veya geleneksel toplumda kutsallık din etrafında örgütlenirken , modernleşme sürecinde kutsallık da dinden kopar ve ulus devlet çerçevesinde vatan , bayrak , vatan toprağı etrafında, modernite içerisinde de insan hayatı , bedeni , canlı olarak insan varlığı etrafındaki tertibatların temelini oluşturur..
Finale Rondo
Ne oluyor biliyor musun Şükrü? İnsan kazıdıkça kendini arkaik buluyor Edindikçe yoksullaşıyor, buldukça yitiriyor Kimine başkalarınınki bir şey söylemiyor Herkesin içinde bir kurt, herkes kendi kurtuluyor.
Sayfa 30 - Kırmızı kedi YayıneviKitabı okudu
120 syf.
·
Puan vermedi
Nedenler rüyaların zamanına ve mekânına ait , yalnızca gecenin zifiri karanlığında idrak edilebilirler. Vahşi Hayvanlara Inanmak. Nastassja Martin. Işını cok seven bir antropologun araştırma sırasında ayı ile karşılaşması ve ayi tarafından yüzünün parçalanmasının anlatildigi metinde uzun süren tedavi süreçleri, fransız ve rus doktorların fikir ayrılıkları, hastanın psikolojik durumu okuyucunun ilgisini çekebilecek özellikte. Konu zaten baslibasina ilgi çekici. Metinde göz metaforunun ruhlar arasındaki gecişi sağladığına atıf yapılmış. Şamanik öğelere değinen yazar, arkaik dönemdeki insan- hayvan karışımı melez yaratıklara da atıfta bulunmuş. Bu konular bana yabancı gelmedi. Metni sevdim. Degisik birşeyler okumak istiyorsanız okuyun derim . Ayrıca metin gerçek hayattan bir parça.
Vahşi Hayvanlara İnanmak
Vahşi Hayvanlara İnanmakNastassja Martin · Can Yayınları · 202286 okunma
127 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Jung'dan okuduğum ilk kitaptır kendisi. Ona ve bakış açısına hiç hakim olmayarak birden okumaya karar verdim bu kitabı. Kitap ilk olarak, "Arkaik İnsan" başlıklı bir makalesiyle başlıyor. Bu makalede modern insan ve arkaik insanın ayrımını yapan, farklılıklarını gösteren Jung, aslında modern insanın içinde arkaik olan bir tarafın da olduğunu savunuyor. Bu, aslında bu eserden bağımsız bir makale. Keşfedilmemiş Benlik kitabının asıl başlangıcında ise Jung, modern insanın bireyselliğinin nasıl kitleler karşısında yok edildiğini ve önemi kalmadığını açıklıyor. Kitle Zihniyetinin Dengeleyicisi Olarak Din isimli bölümde din ve devletin ortak yönlerinden, kitle zihniyetini kontrol altına alma-dengelemedeki rollerinden bahsediyor. Bu kitapta, birey tek başına değişmedikçe toplumun değişmeyeceğini, bu değişim sürecinin ise hiçbir koşulda yavaşlatılıp hızlandırılamayacağını söylüyor bize Jung. Onun insanın kaderi, bireyselliği, geleceği için endişelerini dile getirdiği bir kitap olduğunu söylememiz mümkündür. Gayet sade, akıcı, konuşma dilinde ele alınmış ve aşırı derecede terimlere boğulmamış kolay okunan bir kitaptı. Jung'a bu kitapla başladığım için mutluyum.
Keşfedilmemiş Benlik
Keşfedilmemiş BenlikCarl Gustav Jung · İlhan Yayınevi · 19992,065 okunma
873 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.