“Gözlerimi kapatabilseydim Rüyalar elimden tutup götürürdü
Yükselir, süzülürdüm yeni bir gökyüzünde
Kederlerimi unuturdum.
Hayalimde seyahat edebilseydim
Aşkın ve umutların yeşerdiği, acının dindiği
Saraylar ve geceler yaratırdım.
Yarattığımız her şeyi yok eden
Acımasız gerçeklerin bıraktığı zulüm, ızdırap ve çileyle gölgelenmiş insanlar gördüğün bir dünya.
Bizi düşlerimizi ezen,
Tüm yürekleri karanlık ve aç gözlülükle dolduran
Zorbaların yükselen duvarlarını gördüğün bir dünya.”
🎵Emel • Holm
(başa her sardığımda beni gözyaşlarıyla ödüllendiren şarkı*)
❝ Onun ruhunda bana iyi gelen bir şeyler var. Sanki hiçbir kötülük bana dokunamazmış gibi. Sanki bir iyilik kalkanı bizi her an sarıyormuş gibi. Onda bana iyi gelen bir şeyler var. Sanki sözcükler onunla daha fazla şey ifade edebilirmiş gibi. Ruhunda bana iyi gelen bir şeyler var. Kendimi yeniden tanıyormuşum gibi.❞
Zevklerinin peşinde koşan insan olgunlaşmamıştır ve mutlu olamaz. İnsanı gerçek mutluluğa eriştirecek olan soyut ideallerinin gerçekleşmesidir.
….
Bu nedenle evlenecek kişilerin hayat felsefelerinin, kültürlerinin ve hayat piramitlerindeki ideallerinin birbiriyle örtüşmesi çok önemlidir.
Evliliğin üç temel bağı olan sevgi, saygı ve güven, eşlerin duygularına göre şekillenir. Bu üç temel bağ birbiriyle ilintilidir ve evliliği ayakta tutar.
Aşk ve sevgi iyi ilişkinin sebebi değil sonucudur.
Çocuk, sahibi olmaları için değil, koruyuculuğunu yapmaları için anne babaya verilmiş bir emanettir. Anne baba, hayatın kanununun böyle olduğunu kabul etmelidir.
Evlilik birbirini seven iki kişinin bir araya gelmesi demek değildir. Uzun bir yolculuğa çıkmak ve bu yolculukta ortaya çıkan farklılıkları bir noktada uzlaştırmaktır.
Önemli olan evlenecek kişilerin birbirini tamamlayabilmesidir.
“Hangi diyarın, hangi kalbin ve hangi kararın bizim için hayırlı olduğunu bilmiyoruz ama hayrın Allah’ın bizim için seçtiğinde olduğuna inanıyoruz.”
…
Hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin
uzanır da gönlüme rüveyda
derinden bir ok saplanır bağrıma
beynimi çağıran bir sese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru
…
at vuruldu; içim paramparça rüveyda