Bayan Stein artık sizi ciddiye alamayacağım üzgünüm.
Huxley bir ölüdür. Neden bir ölüyü okumak istiyorsun anlamıyorum. Ölü o adam.
Sayfa 30
ben sizi genel olarak hiç anlamıyorum ya artık yaşlılık mı dersiniz zeka geriliği mi neyse ne
Reklam
Yazın lütfen. Gerçekten, lütfen, bizim için de yazın. Sizinkiler gibi yumuşak, saf şiirler okumayı çok isteriz. Ben çok anlamıyorum ama Mozart'ın müziği gibi, coşkulu, zarafet saçan bir sanat arıyoruz. Garip bir şekilde abartılı hareketler ve ciddiyete bürünmüş şeyler artık pek eski, basit ve bariz. Yangın kalıntılarının bir köşesindeki ufacık yeşil otlar üzerinde güzel şiirler okuyan ozanlar yok mudur? Gerçeklerden kaçalım diye değil. Acılar zaten apaçık ortada. Bizler ne olursa olsun, kaygı duymadan yaşamaya niyetliyiz. Kaçmıyoruz. Yaşamı beklemeye alıyoruz. Bu kaygısızlık. Bizim duygularımıza tam olarak uyan ve hızla akan berrak suyun dokunuşuna sahip sanatın sadece artık asıl gerçek olduğunu hissediyoruz. Bir hayata ya da bir isme ihtiyacı olmayan kimseleriz. Öyle olmasaydık, bu zorluğun üstesinden asla gelemezdik bence. Havada uçan kuşlara bakın. İdeolojiler, felsefeler, yani "-izm"ler mühim değil. Böyle şeylerle üzerini kapatmak işe yaramaz. Sadece bir dokunuşla, o insanın saflık derecesi anlaşılır. Sorun dokunmaktır. Ritimdir. Etrafa zarafet saçmayan şeylerin hepsi taklittir." Saçma teorimi, elimden geldiğince açıklamaya çalıştım.
Hemen bitmesin diye bölümden sonra bırakmayı düşünürken bu yapılır mı?
Kitaba odaklanmışken kuzenlerimin sorularına cevap veriyordum ve baktım aynı yeri tekrar okumuş gibi oldum. "Yeni gelenle selamlaşırken sayfayı geri mi aldım?" deyip öncekine baktım ve bu sefer aynı gördüm. Sadece bir sayfanın tekrar basıldığını sanarken olay ilerleyip bir sonrakinde tekrar başa sardı. "Okuduklarımdan farkında olmadan beynim mi yandı, hangi yerdeyim anlamıyorum artık." diye düşünüp biraz -bölündüğü için- sinirlenirken birkaç sayfa önceye ve ileriye gidip en sonda sayfa numaralarına gözüm ilişince fark ettim ve kendime sinirden güldüm. 93-94'ü iki kez fazladan basmışlar. Ve denk geldiği an da anca bu kadar olur... -_- Kitaplara olan güvenim kendime olan güvenimden daha fazlaymış. Nasıl hissetmeliyim bilmiyorum. (:
368 syf.
8/10 puan verdi
Ah bu serii Gizem, bilmece ve sırları seviyorsanız bu seriyi direkt okuyun İlk kitaba beklentisiz başlamıştım ve büyük bir keyifle okudum. Yazarın anlatımı çok akıcıydı ve karakterlerle birlikte ipuçlarını takip ederken kitap bir anda bitti Tabi ki “yok artık” dediğim noktalar oldu ama kitabın geneli gayet mantıklıydı Hawthorne Mirası da ilk
Hawthorne Mirası
Hawthorne MirasıJennifer Lynn Barnes · Epsilon Yayınevi · 2023199 okunma
Reklam
“Bir süre sustular yine; sonra Kabrero sordu: "Neden ayrıldın öğretmenlikten?" "Öğretecek şey kalmamıştı." "Anlamıyorum." "Gittikçe azalıyordu öğretilecek şeyler. Asiler gelip kasabayı yakıyorlardı. Jandarmalar gelip yıkıyorlardı. Sonra gene asiler. Sonra gene jandarmalar. Çarşıda dükkân ya da sergi sahibi
Sayfa 122
USTAM
Bulduğu ilk fırsatta sordu : "Efendi, bağışla ama neden böyle yaptık anlamadım. O kadar emek vermiştik." "Bu köprünün nesi vardı ki?" " Bir kusuru yoktu. İşimizi gördü miadını doldurdu." "Anlamıyorum" dedi Cihan. "Tamam düşmanın eline geçmesin ama insan nasıl eserini gözden çıkarır?" Sinan bir nefes aldı. "Benim ilk ustam babamdı. Yörenin en iyi marangozuydu, beni de o yetiştirdi. Zadik evveli kırk gün oruç tutardı. Ben de eşlik etmek istediğimde" Sen çalış, tahtadan bir kuzu oy bize "derdi. Dinlerdim. Fakat her seferinde bakar, iyi olmadığını söyler, elimden alırdı. Attım derdi, hadi git yenisini yap. Darılır, kızardım ama kuzularım giderek daha ala oldu." Babam ölünce bir sandık bulduk, yaptığım kuzular içindeydi. Meğer her birini saklamış rahmetli." "O zaman ne demeye attım diyormuş?" " Çünkü zanaatında ustalaşmak isteyen, yaptıklarını geride bırakmayı da bilmeli. Eserinden memnun olursan öğrenmeyi kesersin." Ben artık oldum "dersin. Oracıkta kalır yerinde sayarsın. En iyisi her seferinde yeniden hevesle işe koyulmak, sil baştan." "Tuhaf iş dedi Cihan, kafası karışmış halde.
Sayfa 115 - Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş.Kitabı okuyor
"Beni artık anlamıyorlar ve bende onları anlamıyorum.."
Susmak istiyorum susmak bugün!
Ah! artık benim de benzim sarı, Damar kanımı dolaştırmıyor. Hiçbir kıyıya ulaştırmıyor, Beni Şehrazad'ın masalları. Anlamıyorum dilinden artık Geceyi saran güzelliğinin; İçim kör bir kuyu gibi derin, Bir şey beklemiyor benden artık. Susmak istiyorum, susmak bugün. Susmak, hiçbir üzüntü duymadan. Büyük bir kuş iniyor semadan Sükût, bu indiğini gördüğün. Artık tırtılları beslemiyor Bahçemin orta yerindeki dut. Başıma kondu ebedi sükût. Gün yeniden doğmak istemiyor. Kuşla oldumsa da senli benli, Beynimi kurcalayan bir kurt var: Anlamak istemiyorum, ne yapar Rüzgârı boşalınca yelkenli?
Reklam
"İçimeden içmişe çevirdin be çocuk artık kimin neyi ne amaçla söyledinibile anlamıyorum."
O kadar istedim ki gerçek bir duyguyu içimde hissetmeyi! Eğer pişmanlık hissedersem devamı da gelir, diyordum kendime. Sevmeyi bile öğrenebilirim yeniden, diyordum. Yeniden bir insan olabilirdim. Ama şimdi anlıyorum ki benim için artık çok geç. Ne bir pişmanlık duyuyorum, ne de gözpınarlarım ıslanıyor. Hiçbir şey hissetmiyorum. Hiçbir şey... Belki Kayra'yı öldürsem birkaç duygu kırıntısı doğabilir içimde. Ama sanmıyorum. O da olmaz. Ona da üzülmem. Ben bir caniyim. Ben sadece tespit edebilirim. Yaşayamam... Hiçbir şeyden emin değilim. Emin olmanın gerektiğine de inanmı yorum. Dünya üzerinde yaşayan herhangi bir canlıdan zerre kadar farkı olmayan insanoğlunun bu gereksiz çabasını da anlamıyorum. Her şeyi biliyorum ama kendimi tanıyamıyorum.
kadınlar,kuruntular ve muhtemel ilişkilerin hazin sonu….
Delikanlı birdenbire bir şey anlamamıştı: - Şimdi böyle mi oldu? dedi. - Onu size sormalı. .. Nasıl olduğunu elbette siz benden daha iyi bilirsiniz. - Lakin söylediklerinizden bir şey anlayamıyorum. - Tabii anlamazsınız, anlamak istemezsiniz ... Çünkü bu işinize gelmez. - Lakin rica ederim, bana bunu izah ediniz. Emin olu­nuz ki ne demek
198 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Nasılmış Bu Yaşam Denen Şey?
"Öyle miymiş?"... Ne var bu soruda? Belki üstten bir tavır, bir kinaye ya da bir bilmeyen kişinin sancısını belli edişi, bilmediğini öğrenme çabası ya da bir şey bilmesi ama bu bildiğinin ötekilerin bildiklerine uymayışı sonucunda duyduğu şaşkınlık, yabancılık... Hepsini tek hamlede düşündüren bir soru "Öyle miymiş?". Kitabı da
Öyle miymiş?
Öyle miymiş?Şule Gürbüz · İletişim Yayınları · 20161,421 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.