Sırtımı yasladım eskimiş, yorgun bir banka gökyüzü gri ama şehre yaz gelmiş diyorlar insanlar gelip geçiyor önümden kuşlar geçiyor, kediler, köpekler, karıncalar ve zaman zaman geçiyor zaman geçecek zaman geçmiş
"(...) ama içinizin derinliğinde ne hissediyorsunuz?" Bu ısrarcı sorgulama beni uzun zaman gülümsetmiştir. Bu gün buna gülümsemiyorum artık. Çünkü bu bana insanlarda pek yaygın ve benim gözümde tehlikeli bir bakış açısının ortaya konuluşu gibi geliyor. Bana "içimin derinliğinde" ne olduğum sorulduğunda, bunda herkesin "içinin derinliğinde" ağır basan tek bir aidiyetin, bir bakıma "kişinin derin gerçekliğinin", doğarken ebediyen belirlenen ve artık değişmeyecek olan "öz"ünün var olduğu inanışı yatıyor; sanki geri kalanın, bütün geri kalanın -özgür insan olarak katettiği yolun, benimsediği inanışların, tercihlerin, kendine özel duygusallığının, yakınlıklarının, sonuçta yaşamının- hiçbir önemi yokmuş gibi. (...)
Reklam
Seni Düşününce Gülümsemiyorum Artık Öyle İşte..
Seni düşününce gülümsemiyorum artık İşte öyle....
*O tez canlı yanım biraz daha uslandı artık. Olur olmaz şeylere gülümsemiyorum. İnsanlar buna büyümek diyor, ben ise yalnızlık diyorum.*
Gülüşlerimi sen bana kazandırdın. İçten gülümsemiyorum artık. Tekrar eskisi gibi olur muyum, hiçbir fikrim yok..
Reklam
Seni düşününce gülümsemiyorum artık...
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.