2006 senesi 7 yaşındayım...Yanımda da en yakın arkadaşım olan benden 1 yaş küçük kardeşim... Her zamanki gibi oynuyorduk evimizin salonunda. O küçüklüğün verdiği hayal gücüyle çağ kapatıp çağ açıyoruz kendi aramızda demirden askerlerimizle. Bir şeyler oldu, annem pencereye koştu, bir çığlık, bir telaş. Hemen ayaklandık, pencereye koştuk biz de...
Bir insanı, bir olayı, bir konuyu tamamen hafızanızdan silip atma şansınız olsa bunu yapar mıydınız?
Yoksa "yaşanmış bütün yaşanmışlığıyla; acısıyla, tatlısıyla güzeldir," diyenlerden misiniz?
Birçoğumuzun en büyük problemi sanırım "geçmişte takılı kalmak" Kopamıyor, kopmaya çalıştıkça daha da içine düşüyoruz. Ve bu durum
Ahmet Muhip Dıranas, Cumhuriyet’ten sonraki Türk edebiyatının önemli bir
fikir ve sanat adamıdır. Ki O sadece edebiyatla değil, resim, fotoğrafçılık gibi sanatın pek çok dalıyla yakından ilgilenmiştir. Dıranas’a göre sanat insanoğlunun ferdî ve maşerî ölüme karşı bulduğu tek çaredir.
Dıranas, hocası Ahmet Hamdi Tanpınar gibi, şiirde dil ve
Benim Hüzünlü Orospularım, isminden dolayı merak edip okumak istediğim bir kitaptı. Pandeminin başladığı zamanlar İnternetten almıştım, ama okumak için sıra şimdi geldi. Aslında kitapçıdan almayı çok isterdim. Çünkü gelecek tepkiyi merak ediyorum. (Bu merakımı gidermek için özellikle bir gün kitapçıya
Benim adım bugün KÖLE. 1690 yılındayım, Amerika’dayım, siyahiyim ve kendi türüm tarafından eşya muamelesi görüyorum.
Adım Florens, diğer kölelerin aksine yalınayak gezmeyi sevmiyorum, bu yüzden sahiplerimin eskimiş ayakkabılarını giyiyorum sürekli. “…bu yüzden ayaklarım işe yaramaz, daima fazlasıyla narin olacak, asla kösele gibi sağlam derili
İlkim iyikim....
İyi ki varsın her şeye rağmen iyi ki girdin hayatıma son kez içimde kalan her şeyi anlatacağım artık senden geriye içimde bir şey kalmasın diye...
Sen anlasanda anlamasanda ben anlatacağım. Bir ömür yanında olmadığım için üzgünüm zaten istemezsin ama yinede seni bu hale getirdiğim için üzgünüm ama ben de bittim bunu bil isterim,
Merhaba 1k. Artık günaydın diyemiyorum. Çünkü gün bir süre benim için aymayacak. 2 yıldır buradayım. Bu süreçte bir çok insan tanıdım. İyi kötü dakikalsrımız oldu. Bazen kahkahalar attık, bazen ağladık. Bir seslenişimle yanımda olanlar oldu, çığlık atsam bile duyarsız kalanlar oldu. Dostluklar, küslükler. Hatta manevi evlatlar edindim ben burada.
Hemen hemen her insanın hayatında dönüm noktası dediği yerler vardır. Bazen bunları fark ediyoruz bazen edemiyoruz. Bu noktalar kimi için bir fırsat olarak gelirken kimi için dibe vuruş olarak geliyor. Benim dönüm noktam dibe vurmakla oldu. Artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Bu evre benim için çok sancılı oldu öyle ki şükür edebileceğim bir tek
“Yaşayan her insan kadar pişman ve ölen herkes kadar da eksik işte…”
İnceleme mi bu yoksa bir histeri krizi sonrası bir karalama mı emin değilim. Öncelikle bu kitapla hepimizi tanıştıran
Yüksel Yüksel beye teşekkürle başlamak istiyorum. Israrla, şiddetle ve gözlerinden okunan bir gururla tavsiye etmişti bizlere. Birçok okur dostumuz tavsiyesine uyup