"Şöyle bir düşününce, en iyilerin keyfi her zaman yerindedir. Neşeli olmak her zaman daha iyidir ve bu da bir işarettir. Hâlâ hayattayken ölümsüzlük gibi bir şeydir bu."
"Derin yürekler, bilge zihinler, hayatı Tanrının yarattığı gibi kabullenin; yaşam uzun bir deney, bilinmez kader için yapılan anlaşılmaz bir hazırlıktır. İnsanın bu gerçek kaderi, mezarın ilk basamağında başlar. İnsanın önünde bir şeyler o zaman belirir ve insan mutlak sonu seçebilmeye başlar. "Mutlak son", bu ifadeyi düşünün. Canlılar sonsuzluğu görür; mutlak sonu ise ancak ölüler görebilir. O zamana kadar sevin ve acı çekin, umut edip düşleyin, Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin, onlara yeniden kavuşursunuz."
"Yorgunluktan bezmediğin tek bir hafta, tek bir gün, tek bir saat bile geçirmeyeceksin. Her şeyi endişeyle tutup kaldıracaksın. Geçen her dakika kaslarını yırtacak. Başkalarına tüy gibi hafif gelen şey, sana kaya gibi ağır gelecek. En sıradan şey bile sana dik bir yokuş gibi görünecek. Gidip gelmek, soluk alıp vermek için de yoğun bir emek harcayacaksın. Ciğerinin ağırlığının elli kilo olduğunu hissedeceksin. Burada yürümektense şurada yürümek çözülmesi gereken bir soruna dönüşecek. Dışarı çıkmak isteyen kapısını iter, işte dışarıdadır. Ama sen, dışarı çıkmak istesen, duvarlarını delmen gerekir. Sokağa çıkmak için herkes ne yapıyor? Herkes merdiveninden aşağı iniyor; sen çarşafını yırtıp parçalarını birbirlerine bağlayarak ip yapacak, sonra bu ipi gece vakti, fırtınada, yağmurda, kasırgada pencerenin altındaki uçuruma sarkıtacaksın ve ip kısa gelirse aşağıya inmenin tek yolu düşmek olacak. Belli bir yükseklikten tesadüfen aşağıya, bir uçuruma düşmek, ama neyin üstüne? Meçhule. Ya yanmayı göze alıp bir bacadan yukarı tırmanacaksın ya da boğulmak pahasına bir lağımda sürükleneceksin."