Ahmet Sait Dilbirliği
@asdilbirligi
Kütüphane-i İlahinin mütefennin bir nâzırı
.sonuç olarak realist romanlar, yazarlarının suratları kadar tekdüze, şaşırtıcılıktan yoksun, ve aslında gerçekdışı şeylerin anlatıldığı kitaplardı. Çünkü bir mucize olan gerçeğin kendisi şaşırtıcı ve hayranlık uyandırıcı iken, aynı gerçeği anlatan bir realist romandaki hemen her şeyin bu kadar tekdüze, bu kadar aşina ve bu kadar alışılmış olması başka nasıl açıklanabilirdi? Dünyadaki her şey bir mucizeyken insan nasıl hayret etmeden durabilirdi?
Umumi bir göz gezdirmek tembel ruhların usulüdür. Mütekamil ruhlar zihinde tefekkürün muhtelif noktalarının damla damla takattur etmesine ve bal gibi süzülmesine imkan verirler.
Eğer Allah'ın emri olan şeylere dinî diyorsak her şey dinidir. Zira her şey, her olay, bütün kainat Allah'ın emridir!
Okur Takip Önerileri
Kainat bir mürekkeptir adeta. Onunla yıldızlarla, dağlarla, derelerle, ağaçlarla, kuşlarla her bir şey ile Allah'ın ayetlerini yazar, okutturur. Kime? İnsana. Elbette, ancak alfabeyi bilen insanlara. Alfabe ne? Bilimler.
İnsan, kainatı 'okuma'nın yollarından biri olan bilimler ile Allah'ı tanır. Öyle ki, bilimler o derece kuvvetli delillerle Allah'ı bildirir ki, bilimi öğreten kimselerin, kitapların, öğretmenlerin Allah'tan bahsedip etmemesi dahi önemli değildir. "Sizin okuduğunuz fenlerden her fen," der Bediüzzaman Said Nursa, "kendi lisan-i mahsusuyla mütemadiyen Allah'tan bahsedip Hâlıkı(Yaratıcıyı) tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz."
Her bir bilim dalı, kendine düşen kainat parçasını inceler. Onun varoluş tarzını, var ediliş üslubunu ortaya çıkarır. Böylece, Yaratıcının oradaki yaratış üslubunu; dolayısıyla O'nun özelliklerini, sıfatlarını, ünvanlarını, yani isimlerini anlatır; onların hiç eksiksiz, kusursuz, mükemmel olduğunu bildirir, tanıttırır.