İnsan böyle bir şey. Nerede hangi yaşta olursa olsun kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara. Yarasız,dertsiz,sırsız insan yok da işte kimisi üstünü iyi örtüyor.
Anaları hafife almayacaksın bu dünyada, bir ananın evladı için yapamayacağı şey yoktur. Yol bilmez iz bilmez deme, evlat söz konusu oldu mu her şeyin yolunu bulur insan.
Neşe bulaşıcıdır falan diyorlar. Yalan. Neşe kolonya gibi bir şey. Dökünüyorsun o an ferahlıyorsun. Sonra uçup gidiyor burnundan, elinden,üzerinden. Kasvet öyle değil ama zamk gibi, bulaşıyor ve dokunan herkese yapışıyor.
Hikâyenin yazarı insanlarda da her şeyin çiçeklenme döneminde çocuklukta olup bittiğini kaderin o dönemdeki ortam toplum ve olaylarla belirlendiğini anlatıyor.
O yaşasaydı bunların hiçbiri olmazdı. Birbirine alışmış birbirini tanıyan iki araba atı gibi hayat yükünü hep yan yana birbirimizi gözeterek taşımak ne iyi olacaktı.
"Bir ömür bitebilir" diyordu. İnsan ölebilir, çıldırabilir. Bir enkaz bir çöp bir iskelet bir cife olabilir. Fakat yalansız yaşayamaz. Başımın altına rahat bir yastık gibi koyacağım tek bir yalan kalsaydı...