Selamlar, ben Leyla.
Yakışıklı, zengin, başarılı avukat Jack ve ona deliler gibi aşık, rüya gibi bir evde istediği her şeye sahip Grace. Kocasına deliler gibi aşık, hobileriyle ilgilenmek için bolca zamanı olan şanslı bir kadın. Kim onun yerinde olmak istemez ki? Bu çift mükemmelliğin sözlük karşıtı. Ancak durun bir dakika, dört duvarın arasında neler yaşadıklarını nerden bilebiliriz ki? Gerçek olamayacak kadar güzel çiftimize yakından baktığımızda Grace’in telefonunun olmadığını, kocasından ayrı bir yere gidemediğini ve odasının camında parmaklıklar olduğunu fark ederiz. Oldukça şüpheli bir durum ve işin kötüsü insanlar genelde detaylara bakmazlar.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve gerim gerim gerildiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Normalde kadının diğer kitaplarında ters köşe varmış, bunda yoktu ama ona rağmen baya iyiydi. Okumak için saf bir iradeye sahip olmak gerekiyor.
On dört yaşımdayken gittiğim okulda bir kız vardı. Adı Eflâ. Siyah büyük gözleri bana bakardı. Ona birkaç hikâye anlattım. Anladığım kadarıyla çizdim hayatı göğsüne. Bir ay boyunca bana âşık kaldı. Sonra bıraktı elimi. Ben düştüm. Defalarca buldum onu. Gittim peşinden. Sevgilim olması için para teklif ettim. Aşkım dışında bütün dünyayı teklif ettim. Hatta on yedi yaşımdayken İstanbul’da karşılaştığımızda beni dudağımdan öpmesi karşılığında ona arabamı vereceğimi söyledim. Hâlâ siyah ve iri olan gözleriyle bana bakıp “Bir içki ısmarlasan daha iyi olur!” dedi. İşte, ben o kıza âşık olabilirdim. Gerçek bir duyguya hiç bu kadar yaklaştığımı hatırlamıyorum. Yıllarca sevişmemiş birinin orgazmına benzerdi, şimdiye kadar hiç harcamadığım bedenimdeki olanca sevgiyle onu süslemek...
İnsanın karşılaştığı her zorluk ve sıkıntı kendisinden başlamaktadır, kendi benliğinden, Aşık kendi benliğini ortadan kaldırmadıkça, kendi varlığını maşukun karşısında değersiz ve yok kabul etmedikçe kendinden kurtulamaz ve aşkı bir lezzet ve huzur kaynağı olarak göremez.
Çok sevgilisi olanlarda aşık olabiliyor mu?
Birkaç kişiyle aynı anda konuşanlar
Sevmeyi biliyor mu
Ya biz
Biz biliyor muyduk?
Sevmeyi sevilmeyi
Bizde bilmiyorduk ki bırak onları
Ne oldu? Değişen ne?
Değişen bir şey yok. Hiç bir şey değişmedi aslında, kendi yarattığın bir şeye aşık olduğunu, kendi duygu ve düşüncelerini beslediğini fark etmeye başladın.
İşinizi doğru seçin. Daha en başından aşık olduğunuz bir işi yapmaya gayret edin. Bunu yapmazsanız, ne kadar çalışkan olsanız da hayattaki gayenizi kaybedersiniz; zihniniz uyuşur.
Allah ruhları dairevi ve cisimle yarattı, daha sonra onları iki parçaya ayırdı ve her bir parçayı bir başka bedene yerleştirdi. Bu yüzden bu dünyada her beden bir başka bedenle karşılaştığı vakit, onun ruhunun diğer yarısı ise, bu kadim tanışıklık nedeniyle ona aşık olur.
Bir kişiyi sevmek ona sahip olmaktan meydana gelmez, tam tersine, onun nefes almasına izin vermekten meydana gelir. Sevmek, başkasını boyunduruk altına almak, kendine tabi kılmak değildir, tam aksine onun özerkliğini istemektir...
Hakiki aşk, tutsak etmez, serbest kılar. Bunaltmaz, daha iyi nefes almayı öğretir. İnsan bilir ki aşık olduğu kişi ona ait değil, ona kendini özgür bir şekilde veriyor.