"Rızaya razı ol Hakk’a kailsen
Ara bul mürşidi müşkülde isen
Hakikat şehrine yolcu değilsen
Ne yolcuyu eğle ne yolu incit."
Aşık Hüdayî
*
Cumanız mübarek, gününüz bereketli olsun.
Bu kitabı okumadan önceki “nefs” algım ve kitabı okuduktan sonraki “nefs” algım diye ikiye ayırdı beni yazar. Artık her düşüncemin aklımda düşünmeye yeltendiğim her hakikatte nefsimi farkeder oldum. Ahh ... aşık oldum sanırım kitaba ...
Başlarda mantığım karşı geliyordu, nedir bu tüm her şeyden vazgeçmek yani kadılık görevinede adaletli , güvenilir birilerinin gelmesi lazım bırakırsan kim gelir deyip karşı geldi. Hakikati ise sonunda anladım. -Üstad Bediüzzaman’ın dediği gibi dünyalıklara kalben bağlanmamak-
Bir sürü şan şöhret tekrar geliyor Hüdayi hazretlerine ama bu sefer hiçbirine kalben bağlanmıyor başta hepsini öyle bir yerle bir ediyorki latifelerini o kadar sağlamlaştırıyorki.. Kesfe dair ne varsa meyletmez hâle geliyor artık.
Rivayete göre Fuzuli hocasının kızına âşık olunca aşkını dizelere nakşetmek için bir murabba yazar.
Bu şiirin her dörtlüğü sonunda nakarat gibi tekrar edilen dizede üstad
"Gözüm cânım efendim sevdiğim devletlü sultanım" buyurmaktadır.
Sevdiği kadına karşı altı adet hitabı ard arda sıralayan ve hepsinde de onu yücelten bu anlayış