“İşte böyleydi hayat denen şey, bazı aşıklar sevilmenin verdiği duyguları birkaç saniye yaşamak için ölümü bile göze alırdı.”
Güzeller güzeli Hanzade’nin bir mafyaya dönüşme hikayesi.
Hanzade gencecik yaşında birçok ideali varken bir davette uğradığı t*ecavüz sonrası kendisine bunu yapan adamı ö*ldürerek hapse girer.
Her şey de bununla beraber başlar çünkü hapishaneye girmesiyle artık eski Hanzade ölmüş, yepyeni karanlık bir Hanzade doğmuştur.
Hapishaneden çıktıktan sonra güvenilir birkaç kişi toplayarak bir dizi cinayetin arkasında aranan bir katile dönüşür.
Olay yerinde imzası sayılacak baltanın bulunması medya aracılığıyla Baltalı Hano ismiyle anılmasını sağlar.
Hanzade’nin zekice uygulanan planlarını alt üst edebilecek tek kişi vardır o da her ne kadar başına buyruk biri olsa da Komiser Muharrem’dir.
Muharrem Hanzade’yi yakalamak isterken aynı zamanda bu c*inayetlerin arka perdesini de öğrenmenin peşine düşer.
İki dahi insanın kıyasıya yarışında acaba hangisi diğerini alt edecektir :)
Kurgu güzel işlenmişti sonu benim için tahmin edilebilir olsa da hikayedeki ilişkileri çok beğendim. Hepsinin birbirine sıkı sıkı bağlı olması, kendine has karakteri yer yer güldüren hikayeyi daha keyifli hale getiren noktalardı.
Uzun zaman sonra polisiye tadında bir şeyler okumak iyi geldi bana, türünün meraklısına tavsiye edebilirim.
Tarık Tufan hocamın kendisi bizatihi kıymetli olduğu için, okuduğum her kitabında da muazzam bir lezzet alıyorum. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var derler, her yazarın
