İnsan kaybettiğini bulur, bizler O'nu kaybetmedik ki! Zira O ki kaybolmayandır. Ne yana baksak O'nu görürüz, ne söylesek O’nu söyler, ne işitsek O'nu işitiriz. Lakin yaşamak gözlerini kör, kulaklarını sağır eder insanın. Gördüğüne bakamaz, baktığını bilemez, bildiğine gidemez. İşte biz dahi dünya ile ne denli boyamışsak gözlerimizi apaçık olanı göremeyiz.
Evvela kendimize dönmeli, kendimizi bilmeliyiz. O vakit görürüz ki düşman kendi içimizde ve o ölmeden gözlerimizden perde, kulaklarımızdan sesler ve gönlümüzden mühür kalkmayacaktır. Amma ki illa maksat bulmaksa O'nu o vakit aramak gerek. Bulana kadar değil, ölene kadar aramak gerek.
Merhaba. Öncelikle bu bir inceleme değildir. Çünkü ne bu kitabı ne de başka kitapları inceleyecek yetkinliği kendimde görmüyorum. Yalnızca unutmamak için kaleme dökülen düşünceler dizisi... Böyle demek daha sağlıklı. Dolayısıyla spoiler -keşke şu kelimeye Türkçe karşılık bulunsa- olabilir.
Açıkçası anlatmak için hangi cümlenin elinden tutup ne
YAMAN DEDE KİMDİR?
Kayseri’inin Talas ilçesinde Rum esnaflardan iplik tüccarı Yuvan Efendi ile Afurani Hanımefendinin oğlu Diyamandi 1887 yılında dünyaya gelir. Henüz on aylık iken ailesi Kastamonu’ya göç eder. İlk tahsilini Rum Ortodoks Mektebinde yapan küçük Diyamandi, 1901de Kastamonu İdadisi(lise)ne girer. Yedi yıllık idadiyi
Kimse görmemiştir aşkı, gizlidir aşk gözlerden
Uzaktır bu aşıklar böyle bomboş sözlerden
Herkes bir şeyler söyler aşka dair kendi aklınca
Uzaktır aşk her zandan, şöyledir böyledir'den
Baba-oğul ilişkisi -çok olmasa da- edebiyatımızda son zamanlarda kendine daha sık yer bulan temalardan. Son iki-üç yıldır bu konuda iki yetkin, güçlü kitap yazım dünyasına merhaba dedi. Bunlardan ilki Hasan Ali Toptaş’ın “Kuşlar Yasına Gider” kitabı bir diğeri de kısa süre önce piyasaya çıkan Kemal Varol’un “Âşıklar Bayramı” kitabıdır. Kitabın