Kendi ülkesini terketmiş ve terkedecek olanlara
memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Düşünmek , bazen acı verir insana. Çünkü düşündükçe anlarsın bazı şeyleri, farkına varırsın acı gerçeklerin. Çok tehlikelidir de aslında. İpleri elden kaçırınca durduramazsın içindekileri. Ağırlık olmaya başlar zihninin içinde , taşınmaz hale gelir başın. Bu durumun sonu ise yakın. İpler elinden kaçmışsa, düşüncelerini ve seni toplum da dışlar . Hastalık kabul eder bu düşünce biçimini . Deli derler sorgusuzca Ama düşünmezler hiç deli dediğinin içinde olup biteni. Belki dışlandığı toplumdan daha zekiydi kendisi ya da önemsenmemişti ona zulm eden düşünceleri , dinlememişti kimse , boşverilmişti işte . Her şeyin fazlası zarar derler , daha fazlasını istememize sebebiyet verenler. İpi bizden alanlar aynı kişiler , bizi düşünmeye itenler . Düşündükçe iğrenirsin etrafında dönen sahteliklerden . Düşündükçe soğursun bu zalim insanlıktan , pisletilen dünyadan. Peki hiç düşünür müsün deli dediğinin düşünce dünyasını? Her şeyin olayını çözmüş biri de olabilir deli diye hitab ettiğin, hayattan çıkarabileceği tüm dersleri eksiksiz tamamlamış biri de . Biraz düşününce bizler de öyle değil miyiz? Yaşananlardan ders çıkartmaz mıyız ? Hep bir arayış içinde bulunmaz mıyız? Yani herkeste vardır biraz delilik. Ama asıl delilik düşünmeyi hiç denememiş , bilinmezlik dünyasına adım atmamış eksikliklerinde boğulanlardır . Bizim deli dediklerimizse çoktan tamamlanmışlardır. ~Lavinya~ “ Kafamın içi ,cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde, düşüncelerim acıyor. Anlıyor musun?”~Oğuz Atay
Reklam
"Dünya iki kapılı bir Han'dır.", demiş Aşık Veysel. #Kapı metaforunu giriş ve çıkışlar için diye düşünürdüm hep... Bir kapıdan girip gece gündüz gidilen ve ötekinden çıkılan... Oysa şimdi öyle olduğunu düşünmüyorum. Her ikisinden de çıkmak için uğraşan ve hep içeriden o kapıya vuran kişiler olduğumuz fikri daha ağır basıyor. Kapı dediğimiz dümdüz bir duvarın ortasına açılmış bir delik... Üzerine yaşadığımız korkular nispetinde yerleştirdiğimiz örtülerle kapattığımız... Kimi demirden, kimi tahtadan, kimi öylesine bir tül perde... Dünya bizleri o kapının dışından gelen seslere dikkat etmemize şartlandırıyor. Bu yüzden içeride kalan asıl bizlerin aynı kapıyı döverek çıkmak istememiz duyulmuyor. Bak şöyle etrafına... Kapıları sırtında gezen bir sürü insan... Gece gündüz yol almakta... Ve asıl istedikleri içeriden vurdukları kendi kapılarının dışarıdan birileri tarafından duyulup açılması... Yani anlayacağın doğarken çaldın, açıldı kapı... Giderken de muhtemelen duyacak biri ve son kez açılacak öteki kapısı... Arada duyulsun diye çaldıkların ise kısmet! "Dünya içeriden çaldığın iki kapılı bir Han'dır." Bunun dışındakiler "Ya duyulur ya duyulmaz..." #İçaforiz
“Bu dünyada asıl sihirli olan şey kelimelerdir. Kelimeler, insanı yaralayabilir de iyileştirebilir de.” (Harry Potter)
Bugüne Mahsus.
youtu.be/OrCx5wW94m0 Vivaldi’nin bu parçasını ne zaman dinlesem, tarif edilemez derinlikte bir huzur hissederim. Bu huzurun ardından boğazımdaki düğüm sihir olabileceğini düşündürecek bir zariflikle çözülür, içime sevinç dolar. Sonra aşık olmak isterim. Evet, bu parçayı ne zaman dinlesem karşı konulamaz bir aşık olma arzusu kaplar
Yaşamda sizi asıl yoracak ve yalnızlaştırabilecek şey, karşılaştığınız kötü insanlar değil, kötü insanlardan kaçayım derken kaçırdığınız iyi insanlardır.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.