Kitabın en vurucu o alıntısı
Tepemizdeki bu cennette,cömert ve özverili ruha sahip, temiz ve düşünceli insanların, meraklı, akıllı ve aydınlık yaşamlar sürdüklerini düşünürdüm. Öyle düşünürdüm Zira seaside kitaplıginin romanlarını okurdum.Kötü adamların ve maceracı ve ahlaksız kadınların dışında, tüm insanların iyi niyetli ve güzel düşüncelere sahip olduğu, güzel bir dille konuştukları ve fevkalade işler yaptıkları yazardı bu romanlarda. Kısacası,güneşin her gün doğup yükselmesini kabullendiğim gibi tepemdeki bu cennette de her şeyin güzel asil ve zarif olduğunu, yaşama ahlak ve haysiyet kattığını hayatı yaşamaya değer kıldığını, çektiği zahmetler ve ıstıraplar karşılığında insanların hakkını ödendiğini kabullenmiştim.
Sayfa 82 - CanKitabı okuyor
Sana çok kez sordum beni neden üzüyorsun diye . Ama asıl soruyu kendime bir kez bile sormadım neden üzmene izin veriyorum diye.
Reklam
Asıl kötülük, hatta yegâne kötülük, toplumsal gelenekler ve kurgulardır.
M. Kemal Alman Heyeti'ne Baştan Karşı
Mustafa Kemal aslında Türk ordusunu eğitip düzeltmek için Almanya'dan böyle bir 'Islah Heyeti'nin gelmesine de karşıydı. Yıllar sonra 1926'da gazetecilerle yaptığı bir söyleşide bu konuda şunları söyleyecekti: "Ben genel harbin müttefiklerimiz için (Almanlar) iyi netice vereceğine itimat etmiyordum; fakat emrivakiden sonra (savaşa giriş), bulunduğum cephelerde savaşı başarıya ulaştırmaya çalıştım. Diğer cephelerde ise sanki aksine bir durum söz konusuydu. Başkumandan vekili (Enver Paşa) her hareketinde bir ordu mahvederdi. Sarıkamış'ta olduğu gibi… "O (Enver Paşa) ve arkadaşları zaten daha evvel Türk milletini ve ordusunu gayri tabii bir duruma sokmuşlardı. Bu gayri tabii durum dolayısıyla, ordunun yabancı bir heyetini eleştirmek istemem (Alman heyeti). Asıl eleştiriyi hak edenler, tabiatıyla bizim devlet reisimiz ve devlet adamlarımızdır. "Türk ordusunun aciz ve kabiliyetsiz olduğu kanaatiyle, o heyeti, ayaklarına kadar giderek ve rica ederek memleketimize davet eden onlardı. Bu heyete Türk milletinin kabiliyetsizliğin- den ve beceriksizliğinden açık suretle bahsedilmiş, kendilerine adeta gelip bizi adam etmeleri teklif olunmuştur. Böyle bir müracaat üzerine gelen bu heyet, içine girdiği çevreyi ve o çevreye hakim olanları aciz, hatta haysiyetsiz telakki ederse mazur görülebilir. "Ben ordunun kayıtsız şartsız bütün sırlarıyla Alman Askeri heyetine teslim edilmesinden üzgündüm. Daha karar verilmezden evvel, tesadüfen bu durumdan haberdar olduğum vakit, sesimin erişebileceği makama kadar itirazda bulunmayı vazife saymıştım. İtirazlarıma hiç kimse cevap vermedi, cevap vermeye lüzum dahi görmedi."
Sayfa 27 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Rendekar yanılıyor; düşünüyorum, ama sadece ben var değilim. Düşündüğüm için asıl sizler varsınız; sizler ve içinde yaşadığınız dünya.
Sayfa 127 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Bahçede kuru bir ağaç vardı. Fırsat buldukça oraya tırmandığımı ve tehditlere kulak asmadan teneffüs sonuna kadar daldan dala atladığımı gören muallim bir gün, "Bu çocuk insan değil, çalıkuşu!" diye bağırmıştı. Işte o günden sonra asıl adım unutuldu ve herkes beni Çalıkuşu" diye çağırmaya başladı.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.