Ait olduğu yer, ana vatanı; insanın özgürlük alanıdır. Gurbet ve taşra, özgürlük yeri değil. İnsan ancak ana vatanında özgür ve güvende olur. Ana vatanı neresidir insanın? Peygamber Efendimiz (sav), "Vatan sevgisi imandandır,” diyor. Vatan, ana vatan, insanın geldiği yerdir. Allah, “Ben sizi Kendi Suretimden yarattım,” diye buyuruyor. Meşhur bir hakikattir: “Kendini bilen, Rabbini bilir.” Demek ki; asıl, ana vatan Allah'tır. İnsan kendini bildiğinde, Allah’ı bilmiş olur. Allah’ı bildiğinde onu bağlayan bağlardan kurtulur, böylelikle özgür olur. Dünyadan, mülkten, iktidar arzusundan, şehvetten özgürleşme...
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
Yurt savunmasını bizim milletin yüreklerine kurulmuş kalelerle yapıyoruz. En büyük, en etkili silahımız ve gücümüz onun vatan sevgisi ve çocuklarını bu asil duygu için şehit olmaya adamaları. Bunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın.
Sayfa 248Kitabı okudu
Beden olarak çatışmadaydım ama beni asıl götürenin ruhum olduğunu biliyordum. Ruhumu besleyen ise iman, inanç, kader, azim, vatan sevgisi, bayrak sevgisi veya millet sevgisi ne derseniz deyin. Bu sevgi kanla, terle, barut kokusu ve canla sınanmaktaydı.
Sayfa 239Kitabı okudu
Asıl vatan sevgisi
Vatan sevgisinden maksat, toprağa değiI, onun üstünde yaşayan insanIara duyuIan sevgidir.
Reklam
Savaşın yüksek bir meslek, ilim haline geldiğini idrak edemeyecek kadar aptal değiliz. Fakat bu davetsiz misafirlerimiz savaşın asıl gıdasını kahramanlık, vatan sevgisi gibi, maalesef ilkel kabul edilmeye başlanan duygulardan aldığını unutuyorlar.
Sayfa 103Kitabı okudu
"Gözüm nûru kardeşim Ahmed Efendi, Binlerce özlemle selâmlar ve hayır duâlardan sonra bildirmek ve anlatmak istediğim şey şudur: Benim cânım, ne hâl ve ne âlemdesin? Yani demek isterim ki insan dünyâda oldukça dert ve elemden kurtulamaz. Sen, o dert ve elemden cezâ ve korkuda mısın; yoksa sabr-l cemilde misin? Yâhûd dert içinde dermânı
Vatan Sevgisi
Resulullah’ın Medine’ye olan sevgisi Mekke’ye olan iştiyakını asla gidermemişti. Ve Asil’e şöyle demişti. “Ey Asil, gönül ne de olsa arzu ediyor. Vatana iştiyak duyuyor.”
' Karıncalar bozulan yuvalarından niçin kaçarlar, nereye kaçarlar, kimi niçin ufacık parçaları, yumurtaları, ölmüş olanları sürükler götürür, kimi de niçin acele acele yuvadan içeri girmeye çalışır?.. Niçin birbirleriyle itişip kakışırlar, dövüşürler? Bunları anlamak nasıl zorsa, Rus milletinin de Fransızlar çekilip gittikten sonra, bir zamanlar Moskova denilen yere neden akın akın döndüklerini anlamak da öyle zordur. Yalnız, darmadağın olmuş yuvalarının çevresinde kaynaşan karıncalara bakınca, yüzlerce karıncanın didişmesini, uğraşmasını görerek, yuva istediği kadar dağılsın, onun asıl kuvveti olan şeyin hâlâ durduğunu nasıl anlarsak, ekimde Moskova'da da öyleydi. Ortada ne hükümet vardı ne kilise ne papa ne zengin ne de ev; öyleyken, Moskova ağustosta neyse yine oydu. Herşey yanıp yıkılmıştı ama o anlaşılmaz, zorlu, ortadan kaldırılmaz şey olduğu gibi duruyordu. '
Sayfa 516Kitabı okudu
45 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.