Ömer Seyfettin hikayeciliğinin aksine Sait Faik'te bir olaydan ziyade günlük yaşamdan kesitler ele alınıyor. Bazen bir işçi, bazen bir balıkçı, bazen de belirtmese de kendisini anlatıyor. Açıkçası hafif de olsa bir olayın anlatıldığı hikayeleri daha çok hoşuma gitti bu kitapta. Diğer taraftan duyguların ve tasvirlerin ağırlıkta olduğu hikayelerinde ise kafamda tasvir edilmek istenen yer, kişi ya da düşünceleri, duyguları anlamaya çalışmak biraz yordu beni. Anladım ki bu tarz tasvirlerin tadında yer aldığı i(yani hikayenin asıl bir vakasının etrafında tasvirlerin süsleme olarak kullandıldığı) hikayeler bana daha çok hitap etti.
Kitabı toplu olarak değerlendirdiğimde bende biraz umut, biraz yalnızlık, biraz hümanizm, biraz da basit gibi görünen gündelik yaşamımızdaki şeylerin aslında mutluluk verici yönlerinin olduğu duygusunu verdi. Edebi inceliklere değer veren ve bundan zevk alan okuyucuların bu kitabı oldukça beğeneceğini düşünüyorum. Ama benim gibi aşırı yoğun tasvirler ve felsefe arasında kaybolan kişiler içinse bu zevkin biraz daha az olacağını düşünüyorum. Nihayetinde her okuyucunun kendisinin karar vereceği şeylerdir renkler ve zevkler.