Âsımın Nesli Okuma Grupları

En özlü ifadesiyle "İslam'ı insana ulaştırmak" demek olan tebliğ ve davet görevi, aktif, hayatın içinde, gelişme ve değişmelere göre, davetçi feråseti ve ıslahatçı yaklaşımıyla, yani sünnet-i seniyyenin temel karakteri olan itidal üzere ve Kur'an-ı Kerim'e endeksli olarak çağdaş imkanları kullanmak suretiyle yerine getirilebilecek kutlu bir görevdir. Hâsıl-ı kelâm, söz konusu beyitteki tespit, uyarı ve teşvikin ne azametli bir irşat özü taşıdığı ve “çelik karakterli içtimaî mürşidimiz" Akif'e ne kadar yakıştığı ortaya çıkmış olmaktadır. Tabii görene, yoksa köre ne?
Reklam
Unutma! Senin gerçek Müslümanlık seviyen eşinin ve çocuklarının yanındaki Müslümanlık seviyendir. Dışarıda büyük bir dava adamı olarak dolaşıp, eve girince farklı bir karaktere bürünüyorsan, dışarıda gıybet edeni uyarıp, eve girince eşinle akrabalarının gıybetini etmekten geri duramıyorsan, sokakta harama bakana kızıp, evde haram dizileri izlemekten kendini alamıyorsan, camide namazlarını özenle kılıp, evde sünnetleri terk ediyorsan, dışarıda son derece nazik, evde eşine ve çocuklarına karşı kaba bir insana dönüşüyorsan, İslam'ı anlama ve yaşama konusunda büyük eksiklerin var demektir.
Zulmü alkışlayamam, zâlimi aslá sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ, boğarım... -Boğamazsın ki! -Hiç olmazsa yanımdan koğarım. Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam; Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle, Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle. Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar tå ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu...

Reader Follow Recommendations

See All
Zulmü, yıkıcılığı, şeytanîliği doğru ve güzel gösteren söylemler üretilir. Buna o kadar çok örnek vardır ki... Mesela Batılı bir güç, bir ülkeyi işgal ederken orayı “özgürleştiriyoruz" der. Kadını metalaştırırken "kadının zincirlerini kırıyoruz" der. Allah'a itaati hor görür ama insanlara gazoz pazarlarken onlara "susuzluğuna itaat et" der. Mesela Batılı ülkeler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni yayınladıkları tarihte ABD'de zenciler ile beyazların aynı çeşmeden su içmesi bile yasaktır. Batı "demokrasi ve özgürlük" söylemlerini parlatırken Yahudilerin Filistinlileri, Sırpların Boşnakları, Suriye ve Irak'taki gibi zalim rejimlerin Müslümanları katletmesini teşvik eder.
Buyurur ki âlemlerin efendisi Peygamber Efendimiz (sav.); "Allah yolunda sefer yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam, ellerini göklere uzatarak: "Ya Rab, ya Rab!" diye yalvarıyor. Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haram dır. Böylesinin duası nasıl makbul olur?"Boğazından gecen haram bir lokma, makbul bir duâya mânidir kıymetli kâri. Suçu başkasında değil de yediklerinde ara. Sabahlara kadar yal varsan bile duana icabet bulamazsın. Değil bugün, kırk gün evvel yediğin haram lokma bile daha bedeninden çıkmamıştır. Bugün yediğin ise kırk gün daha duanı bağlayacaktır. Ashabın büyükle rinden Enes Bin Malik'e (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) söyle buyurdular: "Ey Enes, helal kazan, duan müstecâp olur. Zira bir kimse ağzına haram lokma götürürse, muhakkak kırk gün onun duası kabul olmaz. Duana icabet bekliyorsan, Hakk'ın yardımı ulaşsın istiyorsan önce haneyi, yani kalbini mamur etmelisin. Kalbi mamur etmenin yolu, evvela boğazdan geçen lokmayı düzeltmektir. Bir bedende haram bulunuyorsa, ne o bedenle yapılan ibadet, ne o dille yapılan dua kabul olur
Reklam
Reklam
275 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.