Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Artık olamayacağını biliyorum. Aşk benim kalbimi yakıyor, seninkini yalayıp geçiyor. Ben tam merkezine koyuyorum aşkı hayatımda, sen başka bir şeyin yerine koyuyorsun. Bana evlenme teklif ettin, reddettim. O gece sana geldim, bu defa sen reddettin. Aşkı ve ahlakı tartıp durdun aylar boyunca. Gerekçelerini, savunularını, ithamlarını, infazlarını sıraladın; sanığı da savcısı da yargıcı da sen olan bir mahkemede yargılayıp durdun kendini defalarca. Hangi yanın haklı çıksa, bu davanın öbür yanından yara aldın. Çünkü ne yeteri kadar âşık ne de yeteri kadar ahlaklıydın. Oysa aşkın yeterince’ si olmaz benim için hiç olmamış sevgilim. O ya vardır ya yoktur. Hududu, temkini, itidali, tazmini olursa zaten aşk olmaz. Var olduğu müddetçe vardır o. Ve var olduğu müddetçe de tek biçimde tek hacimdedir…
"Tüm ahlaki erdemlerin bir bakıma neden sevgiye benzediği anlaşılmaktadır: çünkü yokluğunda onu taklit etmektedirler, çünkü (eğitim yoluyla) ondan gelmektedirler ya da ona yönelmektedirler."
Reklam
Kadının aşk ahlakı bazan aşkın dışında ahlak tanımaz.
Kadının aşk ahlakı bazen aşkın dışında ahlak tanımaz.
Sayfa 118Kitabı okudu
Nabokov
Dünya edebiyatının en büyük aşk öykülerinden olmakla birlikte, Anna Karenin elbette ki yalnızca bir ‘sergüzeşt’ romanı değildir. Ahlaki sorunlarla derinden ilgilenen Tolstoy, insanlığın tümüne her zaman önemli gelmiş meselelerle ilgileniyordu herşeyden önce. Anna Karenin’de de romanı şöyle bir okuyup geçen okurun farkına varamayabileceği ahlaki bir sorun yatmaktadır temelde. Bu ahlak dersi, Anna’nın kurduğu evlilik dışı ilişkinin bedelini ödemesi değildir elbette.
Kadının aşk ahlakı bazan aşkın dışında ahlak tanımaz.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
''Bütün Avrupa ayni tereddüt içinde: Almanya, Fransa ve İngiltere sağla sol arasında gidip geliyorlar. Milli ve beynelmilel cereyanlar, dini lazühdi cereyanlar, katolik izdivaç ve serbest aşk cereyanları, ahlaki ve gayri ahlaki cereyanlar bütün beşeri iradeyi ikiye bölüyor ve tereddüde düşürüyor. Onun için izdivaçlar azalıyor ve gençler tereddüde düşüyorlar, izdivaç, en azından bir tek şeye inanmaktır. Bu çılgın, bu kudurmuş tereddüt ve şüphe devrinde sarsıntıyı en çok hisseden müessese izdivaçtır. Fakat şüpheye ve tereddüde lanet savurmadan evvel hakkını verelim. Zekanın en sivri noktası şüphe ve tereddüttür. Bütün Rönesans bir şüpheden doğdu. Bütün yeni felsefe zaferini Descartes'ın şüphesine borçludur. Fakat mücerret sahada zekanın evcini işaret eden bu şüphe ve tereddüt, ameli sahada ölümden başka bir şey değildir. O noktaya kadar çıktıktan sonra, insanın hayat ve müşahhas dünya içindeki azami kıymetine varabilmek için, tereddütten karara geçmesini bilmek lazım dır. Çünkü bu, ölümle hayat arasındaki huduttur. İşte ben dünyada ve kendimde bu dönümü hissediyorum. ''
" Biz erkekler önyargıların zavallı tutsaklarıyız." demişti ona bir kez. " Oysa bir kadın,bir erkekle yatmayı aklına koymayagörsün,aşamayacağı duvar , yıkamayacağı kale, çiğneyip geçemediği ahlaki düşünce yoktur: Tanrı'nın bile önemi yoktur artık."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.