ve bu, benim
yalnız bir kadın
soğuk bir mevsimin başlangıcında
yeryüzünün kirlenmişliğini
ve gökyüzünün yalın, kederli umutsuzluğunu
ve bu beton ellerin güçsüzlüğünü
anlamanın eşiğinde
zaman geçti ve saat dört kez vurdu
dört kez
bugün aralığın yirmi biri
mevsimlerin sırrını biliyorum ben
ve anlıyorum anların dilini
Dünya üzerindeki yaşıtlarının yansı gibi "Tanrı var mı, yok mu?" sorusunu hiçbir zaman sormamış olan piçler, Tanrı'nın var olduğunu bilir ancak ona inanmaz ve kulları olmayı reddederler. Tanrıtanımazların aksine Tanrı'yı bilir ama tanımazlar. Tanrı'nın yaratıklarını hatalı bulurlar. Tanrı'nın çalışma tarzını
Dünya üzerindeki yaşıtlarının yansı gibi "Tanrı var mı, yok mu?" sorusunu hiçbir zaman sormamış olan piçler, Tanrı'nın var olduğunu bilir ancak ona inanmaz ve kulları olmayı reddederler. Tanrıtanımazların aksine Tanrı'yı bilir ama tanımazlar. Tanrı'nın yaratıklarını hatalı bulurlar. Tanrı'nın çalışma tarzını
Genellikle aşk ve nefret zıt olgular olarak telakki edilmekle beraber aslında aşkın zıttı nefret değil kayıtsızlıktur. “Başarısızlığa uğramış sevgi” olarak da tanımlanan nefret her şeye rağmen nefret edilen objeyle ilgi kurmak, yani ona bir değer atfermek ve önem vermek anlamına gelmektedir. Nasıl ki aşk nefrete dönüşebiliyorsa, nefret de aşka dönüşebilir. Kayıtsızlık ise herhangi bir ilgi kurmama hâlidir. Uzaklığı ölçüsünde ilgilenmediği objeye dönüşmesi de söz konusu edilemez.
İşte yeni Batı'nın bütün dünyaya aşılamak istediği ve özellikle Yeni Dünya Düzeni'nin siyaseten ilan edildiği 1990 yılından sonraki nesillerimizde görülen tavır bu “öğrenilmiş kayıtsızlık” tavrıdır. Deizmden, ateizmden ve hatta anti-İslamizmden daha tehlikeli olan tavır budur çünkü altımızdaki halının delinmesi, zedelenmesi, yıpranması, zarar görmesi, dolayısıyla yamalanıp tamir edilebilmesi değil, hükümsüzleştirilerek altımızdan çekilmesi anlamına gelmektedir.
İçinde bölümlere ayrılmış kurgusal olarak tam film tadında bir kitap tanıtmak istiyorum sizlere . Murat ve Erkan çocukluktan beri iki iyi arkadaş hatta iki iyi dost , birlikte küçük bir büro da yazılım, donanım üzerine hizmet veriyorlar . Aynı evi paylaşıp yedikleri içtikleri ayrı girmiyor.
Normal gibi görünsede asıl amaçları "Boş
Bu kitap 18.yüzyılda İngiltere'de ki yaşamı gözler önüne seriyor.Cahil bir anne ve beş tane kızını evlendirmek için sergilediği abartılı düşüncesizce davranışlar.Aklı başında olan Jane ve Elizabeth bu durumlara üzülseler ve ara sıra zor durumda kalsalar bile sonuçta anneleri olduğu için ses çıkaramıyorlar.Konu esasen Jane ve Bay Bingley arasında geçiyor gibi görünse de baş karakterler Elizabeth ve Bay Darcy arasında geçiyor.Bay Darcy çoçukluğundan beri el üstünde tutulmuş şımartılmış onun için de çok kibirli biri olmuş biri;Elizabeth ise ç ok ön yargılı onun için kitabın başından beri aralarında önce nefret sonra yanlış anlamalar sonucunda soğuk savaş derken son bir 30 sayfasında nihayet sevgilerinden emin olup evlilik yolunda adım atıyorlar.Bayan Bennet (kızların annesi)amacına ulaşıyor kızlarını çok zengin insanlarla evlendiriyor.O zamanın döneminde bu çok önemli bir şey;kızları küçük yaştan itibaren bu fikre alıştırıyorlar.Önemli olan para sevgi ve saygı sonra geliyor maalesef.İyi okumalar dilerim.
Aşk ve GururJane Austen · Martı Yayınları · 201876,5bin okunma
"Kızın biri arayıp, "Ölmek insanın canını çok yakar mı?" diye soruyor.
Bak tatlım, diyorum, evet yakar ama, yaşamaya devam etmek çok daha fazla acıtır.
"Sadece merak etmiştim" diyor. "Kardeşim geçen hafta intihar etti de."
Bu kız, Fertility Hollis olmalı. Kardeşinin kaç yaşında olduğunu soruyorum. Sesimi
AŞKIN ESARETİ
Zaman zaman bir boşluk hissediyorum içimde. Hani insan bir an için eliyle midesine bastırır ya. Böyle bir şey. Nedenini bilmiyorum. Hayır, canım acımıyor. Sanki bir anda yalnız kalmak gibi bir duygu sadece… Sanki birinin senin adını uzaklardan bir yerden haykırması gibi…
Ha, unutmadan…
Bu gün bir arkadaşıma seslenirken yanlışlıkla