Suların akışından denizler edinen çocuk
Bulutlara özenen, kuşları ezber eden...
Bir kuyu kapağı gibi kapandıkça üstüne sahip oldukların
Yüreğinden başka gücün yoksa bu "saygısız kalabalığa" karşı
Aşk da bir değirmen taşı olacaktır...
…benim inancıma göre gençler, aşk şiirleriyle bana kapalı kalan bir özgünlüğe ulaştılar... Lucius her türlü gerçekliğin aşka dayandığını ve o sevmediği aşk şiirleri edebiyatının arkasında bu büyük ve özgün gerçekliğin bulunduğunu kabullenmek istemiyor... gerçeklik, dürüstlüktür..."
Yar yüreğim yar gör ki neler var
Bu halk içinde bize güler var
Ko gülen gülsün Hak bizim olsun
Gaafil ne bilsin Hakk'ı sever var
Bu yol uzaktır menzili çoktur
Geçidi yoktur derin sular var
Girdik bu yola aşk ile bile
Gurbetlik ile bizi salar var
Her kim merdâne gelsin meydana
Kalmasın cana kimde hüner var
Yunus sen bunda meydan isteme
Meydan içinde merdâneler var
Aşk ile şiir, ki birbirlerine en fazla yakışırlar, yekdiğerinin lazım-ı gayr-ı mufarıkıdır. Aşkı şiirsiz, şiiri de aşksız düşünmek zordur. Belki bu yüzden olsa gerek klasik edebiyatımızın hemen bütün şiirleri aşk hamuruyla yoğurulmuştur.
Mutlulukla arasındaki uzaklığı sana bakarak ölçüyordu insanlar. Herkesi geçmişiyle yüzleştiren bir vicdan, bir aşk olanağıydın bu azalan insan ülkesinde...
Bütün güzel kadınlar zannettiler ki
Aşk üstüne yazdığım her şiir
Kendileri için yazılmıştır.
Bense daima üzüntüsünü çektim
Onları iş olsun diye yazdığımı
Bilmenin.
-Bazı şiirleri eskiden hatırlar gibiyim. Hangilerini?
-Bilmem, kuyu muydu?
Senin için yazmıştım.
-Çok çektirmiştim sana.
Gençlik işte...
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen Kum taneleri var ya onlardan birindeyim Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum Çocuksun...
Hiçbir yere sığmıyordum artık.
Herkesin imrendiği ayrıcalığımdı benim.
Durup dururken genişliyordu göğsüm.
Yüzümdeki nilüferdi.
Tuttum adını aşk koydum bu aykırı dünyada...