Ölsem mi? Uçup gitsem mi
Aşıkların yem attığı, hilelerle aldattığı,
Üzüntü katarak üzüntüye?
Ümitle beklesem mi? Haberler göndersem mi?
Davamı sürdürsem mi, yakınıyorum diye
hiç üzülmesem mi
Benim görevim böyle: Onun güzelliğiyle
Kölesi oldum sonsuza dek.
O hor görse bile ben çekerim çile,
Kavuşmaktan vazgeçerek, umutsuzluğa düşerek.
Korkuyorum. " Yağmuru seviyorum." diyorsun yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
"Güneşi seviyorum." diyorsun Güneş çıkınca gölgeye kaçıyorsun...
"Rüzgarı seviyorum." diyorsun rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
İşte bunun için korkuyorum.
Beni de sevdiğini söylüyorsun.
“Ben seni,hiç unutamıyorum,
Sen ise beni hiç anımsamıyorsun,
İşte bütün sorun bu…
O beni,hiç unutamıyor,
Bense onu hiç anımsamıyorum,
İşte bütün sorun bu…
Artık konuşmuyor,
Ne senin,ne benim gözlerimiz,
Seni yansıtmıyor gözbebeklerim,
Varsın öyle olsun,
Sen gelmesen de,
Anımsamasan da beni,
Hiç olmasan bile,
Ben seni yine de beklerim,
Bütün sorun işte bu…”
"Affına sığınıyorum Tanrım! Senin bizi kusursuz yarattığın doğrudur da biz neden bu kadar eksiğiz?"
"Sen gözümün içine bak, senin güzelliğin orda."
Şunu söylemeliyim, beni zorluyor şehvetim,
Hem anlatmalıyım: İçime işleyen acılarım
aşkımla depreşiyor.
Benim görevim böyle: Onun güzelliğiyle
Kölesi oldum sonsuza dek.
O hor görse bile ben çekerim çile,
Kavuşmaktan vazgeçerek, umutsuzluğa düşerek.
İyi günde yüze gülenler var ya,
Kara günde yanaşmaz dost olmaya.
Laf etmek kolaydır, rüzgara benzer,
Sadık dost arama, yoktur, ne gezer.
Hey gidi suratsız Talih, lanetli, vefasız kancık,
Görüyorum, şimdi döneklik
Erkeklerden çok kadınlarda.
Gözlerin tanrının şimşeği, sesin onun gök gürültüsü,
Ama gazaptan başka bir şey: Musikidir ve tatlı ateş.
Bende dertler sözlere yer vermeyecek kadar yoğun.
Ağıtım çok uzun, baştan sona sunacak değilim,
Hepsini anlatamaz benim zavallı yorgun dilim.
"Affına sığınıyorum Tanrım!!!
Senin bizi kusursuz yarattığın doğrudur da biz neden bu kadar eksiğiz?"