Sürekli ertelediğimiz bir yolculuğa, hiç hazırlıklı olmadığınız bir anda kılavuzsuz olarak çıkmaktır. Ne gariptir ki aşk, gideceğiniz yeri bilmediğiniz halde, geri dönüşünün olmadığını bile bile mütemadiyen uzatmak istediğiniz bir yolculuktur. Aşk, çileye ve hüzne yolculuktur. Çünkü ‘mutlu aşk yoktur.’ Çünkü mutlu aşkların tarihi tutulmaz, kayıtlara geçirilmez. Mutlu aşklar trajedisi olmayan aşklardır. Şarkılara, destanlara giremezler. Bu yüzden ‘okuduğumuz kitaplar ve dinlediğimiz şarkılarla’ mahfederiz kendimizi. Her aşk, kendine biriken acıdır ve acı tarihi olmayandır. Tarihi olmayanın pedagojisi de olmaz. Bu yüzden aşk, mutlak acemiliktir. Aşkta ustalaşmak yaşamdan uzaklaşmaktır. Aşk Bir nevi ilmi simya ki âlimi yoktur. Tecrübe edildikçe biriken bir cahilliktir. Bitmedi!
A. Galip
A. Galip
Önsöz
"Aşk, cisimleşmiş emniyetsizliktir" diyen Zygmunt Bauman, Max Frisch'in bu pasajından sonra şu yorumu yapıyor: "Evet, aşk Pathos'u gizemden beslenir. Ama beslendiği gizem, kırmayı umut ettiği bir gizemdir. Merak, bilgi umududur ve umut söndüğünde, gizem kayıtsızlığa yol açar… İnsan, partnerini özgür olmaya zorlama ihtiyacını hisseder… Ama zorlanan bir partner artık özgür değildir, artık saygı görmüyordur ve artık ilgilenmeye değer değildir… İlişkiler ne kadar yakınlaşırsa o kadar yaralanmaya açık hale gelir. Aşkın çabaları başlamadan yitirilir."
Reklam
Star bir yıldız şehir Aşk ve neşe
Star bir yıldız şehir Aşk ve neşe
Felsefeyle ilgili temel sıkıntı, der bazıları, onun bilim olmamasıdır. Yani eğer felsefe bilime daha çok benziyor olsaydı, çözülebilecek problemleri rahatlıkla çözüp kalanları ıskartaya çıkarır, onlardan kurtulurdu. Felsefeden kaynaklı sıkıntı, diye öne sürer başkaları, onun ancak sanat vasıtasıyla üstesinden gelinebilecek olan meselelerin halliyle ilgili olarak fazla "bilimsel" olmaya çalışmasıdır. Bir başka deyişle felsefe eğer bilimsel yöntemle arasındaki aşk ilişkisini sonlandırsa, elindeki projeleri başarısızlığı garantileyen bir kalıba dökmekten de kurtulmuş olurdu. Benim düşünceme göre felsefeye özgü sıkıntı, felsefenin bilim insanları ve sanatçılara göründüğünden çok daha zor olmasında yatıyor, zira felsefe bu ikisinin de özlem ve yöntemlerini paylaşıyor; hatta paylaşmak mecburiyetinde.
Felsefeyle ilgili temel sıkıntı, der bazıları, onun bilim olmamasıdır. Yani eğer felsefe bilime daha çok benziyor olsaydı, çözülebilecek problemleri rahatlıkla çözüp ka­lanları ıskartaya çıkarır, onlardan kurtulurdu. Felsefeden kaynaklı sıkıntı, diye öne sürer başkaları, onun ancak sa­ nat vasıtasıyla üstesinden gelinebilecek olan meselelerin halliyle ilgili olarak fazla "bilimsel" olmaya çalışmasıdır. Bir başka deyişle felsefe eğer bilimsel yöntemle arasın­ daki aşk ilişkisini sonlandırsa, elindeki projeleri başarısızlığı garantileyen bir kalıba dökmekten de kurtulmuş olurdu. Benim düşünceme göre felsefeye özgü sıkıntı, felsefenin bilim insanları ve sanatçılara göründüğünden çok daha zor olmasında yatıyor, zira felsefe bu ikisinin de özlem ve yöntemlerini paylaşıyor; hatta paylaşmak mec­buriyetinde.
Sayfa 12 - PdfKitabı okuyor
Reklam
472 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
Ah Mümtaz… Ah Aşk… Huzursuzluğun , çaresizliğin, baht içinde bahtsızlığın kitabı… Huzur tek başına huzur değil,aşk ile sınırlandırılamayacak kadar büyülü ve engin… Psikoloji, sosyoloji, felsefe, müzikoloji ve şahane bir edebiyat… Öyle ki kelimeler cümlelerin arasında dans ederken verdiği haz tarifsiz … İnsan tahlilleri ile Tanpınar’ın nasıl bir deha olduğunu ve bilgi derinliğini göz önüne serdiği Huzur, okuruna taktığı apolet ile kendisi ile birlikte okurunu da yüceltiyor Aşk hırsı ile gözü kararanı ölüme kavuştururken aşkını bahtı yapmaya çalışan Mümtaz ile Nuran’ı ayırıyor… Bize de ancak ah demek düşüyor… İlk 1999’da okumaya çalıştım olmadı sonra bu denemeler altıya ulaştı ve tam metni altıncıda okuyabildim yedinci okumam ile Huzur Faslını uzun bir süreliğine mühürledim Mahur Beste ve Sahnenin Dışındakiler’i de okuyup üçlemeyi tamamlayayım Vesselam…
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınevi · 199716.5k okunma
260 syf.
·
Not rated
Yaşam dediğin upuzun bir yol; yolcusu ben, kılavuzu bir karınca... Yolculuk dediğin göz açıp kapamalık bir ömür; biz planlar yaparken başımıza gelenlerden hâsıl, tam bir muamma!.. Ne gariptir, insanın aşk'tan kaçıp, aşk'a gel demesi..Ne gariptir; aşk'tan ar edip, aşk'a naralanıp baş(k)a dönmesi... Satırları zengin, sadrı fakir gönüllerde; aşk garip geldi, garip gidecek.... Hayat tam olarak böyle değil mi? Yoğun herkes, herkesin kendince idealleri var, daha iyi daha konforlu bir hayat için. Peki ya bu hayatta aşkın yeri nerde sizler için? Yanlış anlaşılma olmasın gerçek aşktan bahsediyorum. Kendi benliğini sorgularken asıl amaca ulaşmak için teslimiyetten.. Aşkın zorlu yollarını çıkarken hayatındaki olaylardan hareketle bir yolculuğa çıkarıyor kitap bizleri. Rabbe yönelip,rızayı kazanmaktan, nefis terbiyesinden.. Roman türünde olsa da kitap varoluşsal sancılar,kendini sorgulama,kendini bulma yolcuğu gibi felsefi konularla tasavvufun birleşmesinden oluşmuş,şiirsel bir dil var. Emek verilmesi gereken, oturup ince ince işlenmesi gereken konulardan bahsediyor. Sakin bir kafayla kitabın özünün daha iyi sindirileceği kanaatindeyim. Felsefe ve tasavvufun birleştiği kitapları seviyorsanız bir göz atın bence Her taşta gizlenen bir yazgı vardır, sahibini gözleyen. Kiminin ayağı taşa takılır, kiminin yoluna taş düşer; kimileri de,taşların peşine düşer. Ah bedenim, illaki toprak olacaksın; nedir bu bitmek tükenmek bilmeyen arzuların? Ah, nefsim! Ben ateşine odun olurken sen serinlik ve selamet mi bulacaksın da bunca taş olursun yoluma? Af ki ruhum; bağışlayabilecek misin beni? Nasıl da ayırdım seni, selamet yurdundan...
İçimdeki Kenan Ülkesi
İçimdeki Kenan ÜlkesiYusef Masadow · Karina Yayınevi · 202450 okunma
“Aşk sahip olmakla ilgili değildir; güzel olanı, iyi olanı aramakla ilgilidir. Diotima’ın dediği tam da budur. Güzele duyduğunuz arzu, onun ifadesiyle “güzel sayesinde doğurma” yani, ölümsüzlüğü arayarak sınırlarımızı ve sonluluğumuzu aşma arzudur.”
Sayfa 306
Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Hal ve tavırları itibariyle alışılmış olandan farklılıkları bulunan muhalif sufileri tanımlamak bir sorun olmuştur. Esasında bu sufileri nitelemek için üzerinde uzlaşılmış bir terimin olmadığını da vurgulamak gerekir. Fuad Köprülü, Abdülbaki Gölpınarlı gibi bazı araştırmacılar Kalenderi, Haydari gibi derviş zümrelerini
Sayfa 73 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.