Yazarla tanışma kitabım oldu ve kalemini çok sevindim. Okuyucuyu sıkmadan insan psikolojisine derinlemesine inen kitapları çok seviyorum. Sanırım en son ne zaman böyle bir kitap okudum hatırlamıyorum. Beni tamamen doyuran bir okumaydı.
Düşüncelerime gelecek olursak; ne düşüneceğimi bilmiyorum… Kitabı tek solukta okudum. Yer yer durup düşünme ve sindirme ihtiyacı duydum. Çünkü böyle bir durumu anlamaya çalışmak bile korkunçtu. Kendimi karakterlerin yerine koyarken, her ikisinden de o kadar çekindim ve korktum ki, tarifi yok. Aslında sadece psikolojik bir roman okuyacağımı düşünürken yazarın, yanına birçok durumu daha eklediğini ilerleyen sayfalarda anladım. Çaresizlik, bastırılmış duygular, korku, heyecan hepsini iliklerime kadar hissettim. Kitapta iki karakter tarafından olayları okumamız, onların hissettiklerini hissetmemiz de cabasıydı. Kitabın sonuna kadar sürüyle teoride bulundum, hatta kendimce sonunu bile bilerek okudum diyebilirim (o kadar emindim!). Ancak yine ters köşe oldum. Kitabın sonu üzerine konuşmak istediğim o kadar çok şey var ki…
Kelebek koleksiyonu yapan karakterimizin, sanat öğrencisi bir kıza sağlıksız bir aşk beslemesi üzerine, onu kaçırıp tutsak etmesiyle başlıyor. Dili yalın, son ana kadar merakınızı dinç tutan bir eser. Yakın zamanda yazarın diğer kitaplarını da okuyacağımdan eminim