… Ama başkalarına anlatılmaz olan, bedeninden ruhunun kara deliğine sızıyor zamanla. Aşk bu gizlemeye gelmiyor.
Her tanıştığım bana kimliğimi sorar, bilmez ki insan neresinden yaralıysa kimliği orasıdır. Bir şey hissedersin aşk adına, sevgi namına ama uygun bir kelime bulup hissettiğini anlatamazsın. Günü gelir, uygun kelimeyi bulduğunda hissettiklerini duyacak kalbi bulamazsın. Her şeyin en iyisini Mevla’m bilir, deyip susarsın.
Reklam
Benim aradığım başka bir şey… Özümde olan ama içimde olmayanı keşfetmek… Adı aşk ya da başka bir şey… Adı neyse o!
Önce aşkı kaybettik, sonra kaybettiğimiz her şeyin bahanesi oldu aşk.
Artık mevsimler de zamansız ve aşk hiçbir mevsime sığmayacak kadar mevsimsiz.
Önce aşkı kaybettik,sonra kaybettiğimiz her şeyin bahanesi oldu aşk.
Reklam
“Hasretini, yokluğunu, sensizliği bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde, gitgide çoğalarak gitgide derinden işleyerek öyle dayanılmaz oldu ki bu seni boğabilirdim senden kurtulmak için çünkü seni o kadar seviyorum.”
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
336 syf.
1/10 puan verdi
Sevda Yanığı kitabı hakkında: Şunu demek isterim ki bu kitabı okuyarak zamanınızı boşa harcamayın. Gerçekten değmez, çok ama çok basit bir kurgu. Alınacak bir ders, düşünülecek ya da akla takılacak kadar güzel bir konusu yok. Kitabın kadın baş karakterinin gurursuzluğuna ve buna bağlı olaraktan da kadının kendi benliğini yavaş yavaş yok edişine değinmek bile istemiyorum. Ee aşkta gurur olmaz derler ama burada ki gurursuzluk da artık ne bileyim... Aşk bu olmamalı.
Sevda Yanığı
Sevda YanığıDilek Taygun · Mortena Yayınları · 201941 okunma
Sen geldin. Benim eziyetim dokundu sana. Ama bağışla, senin sen olduğunu bilmiyordum. Ne zaman ki öfkemin üzerine indi yağmur. O zaman duruldum. Sen saçlarını tararsın. Ben seni, puslu aynanın içinde bir resim, ağır ağır uçuşan perdenin üzerinde bir gölge olarak fark ederim. Masal keser dört bir yan. Seni yeşiller içinde bir cennet çiçeği velvelesinde ilk kez gördüğümde, sen o musun, diye sormam bile. Bilirim ki rengini gizlesen kokunu saklayamazsın, perdeni çeksen ışığını boğamazsın. Benim gördüğüm benim rüyamda kalır. Senden şüphelenmek yerine çimento yanığı göz bebeklerimden şüphelenmeyi yeğlerim. Fark ederim aynanın sırtındaki sırrı. Eksiğim gibi durduğunu. Güvercinlerin kanat sesleri inşaat işçilerinin yanık türkülerine karışırken fıtratın dilinde işlemeye başlarım. Bir yanımdan sakinleşir ama bambaşka bir yanımdan taşarım. Bir başka aynada tanırım kendimi. Bundan böyle hoş-halim. Latifim. Gördüm ya seni görülmek de isterim. Yağmurun rengini ateşte seçerken ne yana gitsen sana dönerim. Çıkarırım alnımdaki kara bağı. Bahtımı ekmeğine bağlarım. Anlamsız varlığım anlam bulur. Başkalaşırım. Mademki elinin dokunduğu her şey, bir bardak çay, iki parça şeker olsa bile. Harikulâde bir şey. Çamura saplanmış kara lastik pabucun bütün masallardaki kristallerden daha varlıklıdır. Ama yokuşun dik senin, yükün ne kadar ağır. Senin taşıdığın benim belimi büküyor. Sen ezilme, bel verme diye her şeyden vazgeçebilirim. Sarı bir sayfanın resmiyeti üzerinden kazınan vesikalık bir fotoğraf gibi bir anda kimliksiz kalabilir, ismim gibi cismimden de geçebilirim.
"Ben bağrı yanığı ihmal etme! Benim de gönlüm gamlı­dır. "
482 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.