"İnsanın gönlü geniştir geniş olmasına ama sevda kuşu da pek nazlıdır... Öyle her önüne çıkan dala konmaz. Her önüne çıkan dala konana bizde başka ad verirler!..."
Güzel bir söz sarfetmiş bulundum. "Maneviyatın dem tutması." İnsan olarak aslında en büyük eksiğimizin sevgi olduğunu düşünüyorum. Maneviyatın temeli zaten sevgidir. Bunu saf bir şekilde kalbimizde var edebilmemiz, sadece iyi insanların yapabildiğini düşündüğüm bir olaydır. Bu sevginin en yararlı hali tabiki de karşılık bulduğu halidir. Tek başınada kalbi güzelleştirir ama yorar. Çünkü mutluluk, tek bir kalple ulaşılabilecek Bir şey değildir. Her kalbin mutluluğu başka bir kalpte gizlidir. Sadece aşk olarak adlandırmadığınızı düşünüyorum. Manevi bağlar çekirdekte hep iki kalp bulundurur. Bağların kuvveti sevginin derecesinde midir yoksa sürekli ve sonsuz oluşunda mı?
Bana göre sürekliliği daha güvenli elbette. Kısacası iki kalp ortak paydada buluşup mutluluk kapısına eriştiğinde, kapının ardındaki yolda önemli değildir azlık çokluk. Emin olabildiğimiz en kesin yargı mutlu olunacağıdır ki bu, tek
başına yeterlidir. Evet umarım maneviyatınızın dem tuttuğu bir kalp ile karşılaşırsınız. Benim gibi demli seviyorsanız işiniz zor bilesiniz.
“Örümceğin ağlarını örmesi de böyledir. Kendi ağzından çıkardığı salya ile kendine bir yuva yapar. Oradan oraya bağlar, kördüğüm gibi. Biz de kendi hayallerimizle kafamızda bir dünya kuruyoruz. Onunla ilgili her şeyi bağlayacak bir yer buluyoruz. Gezdiğimiz yerlere, gördüğümüz insanlara, izlediğimiz filmlere, kitaplara, dinlediğimiz şarkılara, yediklerimize, içtiklerimize bile onu bağlıyoruz. Örümcek ağı, dünyadaki en sağlam maddelerden biridir. İnanılması zor ama öyle. Aşk gibi güçlü. Ama bir rüzgarla uçup gidiyor... Aşk da öyle. Yeni biriyle o duygular da uçup gidiyor.”