Zamanın Asenaları [Kara Fatma]
Kara Fatma Erzurumlu bir Osmanlı kadı­- nıdır. Düşman ordusu Erzurum'u kuşattığı zaman Kara Fatma Kadın, Aziziyye Tabyası'ndaki Osmanlı askeriyle beraberdi. Askere su, yiyecek getiren, askerin yaralılarını omuzunda taşıyan, yaralarını saran bir Osmanlı anası idi. "Hücum ile, zorla Osmanlı elinden tabya alınmaz olduğunu anlayan düşman hile yoluna sapmış ve gece yarısı, askerimizin koğuşu yakınına bir nefer sokarak tüfek atıp koğuşun lambasını söndürmüş ve askerimizi sabaha kadar, birbirini düşman zannıyla birbirine kırdırdıktan sonra, gelip rahatça tabyayı zaptetmiştir; fakat bu acıya dayanamayan, öç almak derdine düşen Fatma analığımız hemen Erzurum'a dönmüş, orada boş bulabildiği çoluk-çocuk, ihtiyar Osmanlılar'ı başına toplamış.. Tüfek yokmuş; evlerinden balta, satır aldırmış. Topladığı bu bir avuç Osmanlı'yı önüne katarak Aziziyye Tabyası'na hücum etmiş. Düşmanın gülle, kurşun yağmurlan Fatma Kadın'a yüz çevirtmemiş ve girdiği tabyada doğmadık düşman komamış. Tabyayı ceset yığını altında tekrar zapt ile şehitlerin intikamı­nı almış bir dişi arslandı"; "Dişisi böyle olan Osmanlılar'ın erkeği nasıl olur? Arslan olur, Arslan!"; "Erzurum'daki Şehitler Mezarlığı'nda yalnız erkek gönüllüler mi var? Hayır, nice kadın fedailerle karışıktır."
Sayfa 20
Hanımlar! "Bu kadar acıdan sonra, bu kadar ayrılıktan sonra, yan yana çektiğimiz bu kadar hasretten sonra, kurtuluş günleri geldi. Siz, bu kurtuluş günlerim bize kazandıran aziz şehitlerin, gazilerin anaları, arkadaşları, kızkardeşleri! Artık sevinin, sevinmek hakkınızdır, bayram edin, en bü­yük bayrama erdiniz; büyük bayramınız mübarek olsun! "Anadolu Kadınları! "Bu gaza diyarında bin seneden beri, ateş ve cenk yer­lerine oğullarını koşturan Anadolu kadınları, bin senedir oğulları daima uzak yerlerde ölen, yetiştirdikleri oğullann mezarlan nerededir bilinmeyen Anadolu kadmlan! Kurtu­luş günleri, kavuşma günleri geldi; sevinin, bayram edin!
Reklam
9 Eylül İzmir'in Kurtuluşu Kutlu Olsun..
26 ve 27 Ağustos'ta yarma hareketi ve 28, 29, 30 Ağustos Meydan Muharebesi de içinde olmak üzere ordularımız on beş günde dört yüz kilometre yol aldılar. Piyade ve süvarilerimiz İzmir'e kavuşmak için birbirleri ile adeta yarıştılar. İzmir Rıhtımı'nda süvarilerimizin kılıçları suya aksederken, piyadelerimiz Kadifekale'ye Türk bayrağını çekiyorlardı. Hatıramda aldanmıyorsam, büyük orduların yürüyüş ölçüsü yirmi, yirmi iki buçuk kilometredir. Askerlerimiz bütün rekorları kırmıştır.
Sayfa 379 - ORDU DEVRİ / Zafer SonrasıKitabı okudu
"Mücadele etkeni olarak kin, bir insan varlığının doğal sınırlarını çok fazla aşan ve onu etkin, zorba, seçici ve soğuk bir ölüm makinasına dönüştüren düşmana karşı vazgeçilmez kin. Askerlerimiz böyle olmalıdırlar, kinsiz bir halk kaba bir düşmanı yenemez."
"Düşmana rahat bir soluk alacak zaman bile bırakmamalı, kışlalarının dışında ve hatta içinde bile; her nerede bulunuyorsa saldırılmalı, geçeceği her yerde ona sıkıştırılmış bir hayvan duygusu verilmelidir. O zaman onun morali yıkılacaktır."
Saffat 73
Şüphesiz bizim askerlerimiz galip gelecektir
TÜRK ORDULARINDAKİ DİSİPLİN Askerlerin düşmandan çok komutanlarından korkmalarını isteyen o eski ahlâk ne oldu? Şu güzelim örneğin benzeri nerde: Bir elma ağacı Roma ordusunun kamp kurduğu bir yerin ortasında kalmış da ertesi gün ordu çekilip giderken olgun, nefis elmaları bir teki eksilmeden sahibine bırakmış. İsterdim ki gençlerimiz vakitlerini pek yararlı olmayan uğraşlarla geçirecekleri yerde biraz gidip yaman bir Rodos’lu kaptanın bir deniz savaşını nasıl yönettiğini, biraz da Türk ordularındaki disiplini görsünler Çünkü bizimkinden çok ayrı ve çok üstün onlardaki disiplin.Bizim askerlerimiz seferde eskisinden daha uygunsuz, sorumsuz. Türk askerleriyse tersine daha ölçülü , daha çekingen davranıyorlar. Çünkü, onlarda, barış zamanı fakir rahatsız etmek, malını çalmak, birkaç kötek cezasıyla geçiştirildiği halde savaşta en ağır cezaları görüyor. Parasını vermeden bir tek yumurta almanın cezası tam elli sopa. Onun dışında, karın doyurmayan, az ya da çok değerli herhangi bir şeyi çalanlar hemen kazığa geçiriliyor ya da başları kesiliveriyor. Fatihlerin en zalimi olan Selim üstüne yazılanları okurken şaştım: Mısır’ı aldığında Şam şehrini bolluk ve güzellikle saran eşsiz bahçelere askerlerden hiç birinin eli değmemiş; hem de kapalı değil açık oldukları halde.”
Reklam
552 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.