“Cam önüne yerleşen güvercinleri gördüğünde onları izler, sevinir ve seversin... Onlara gülümser ve varlıklarından hoşnutluk duyarsın. Ertesi gün aynı güvercinler aynı saatte ve yerde pencerenin önünde buluşmazlarsa öfke, korku ya da endişe duymazsın. Kendini terk edilmiş, yalnız ve yarım kalmış hissetmezsin. Güvercinler beş gün sonra pencerene doluşmaya başladıklarında, onlara aradaki dört günün hesabını sorup her birini tek tek salona çekerek kafese koymaya da kalkışmazsın. Onları sadece seversin. Güvercinlere görev ya da sorumluluk yüklemez, onlarla ilgili beklentiye girmez ve korkular yaratmazsın... İşte bu, gerçekten sevmektir.”
Su hayattır! Onu kayaya dökersen israf edersin.
Toprağa dökersen can verirsin...
İçindeki sonsuz AŞK’ı nereye dökeceğini,
sevginin suyunu nereye akıtacağını bir kez daha düşün.