.
"..Ve bir gün gidersen kendi cümlelerinle git
benden; Benim sana armağan ettiğim 'aşk'la değil..!
Geride kalan ben artığını düşünme.
"...Aşkın 'kölesi' olmayı bildiğim kadar, ayrılığın
da 'efendisi' olmayı 'bilirim'..!"
.
Tacitus'un Saf Vahşiler olarak betimlediği Germenler, "aşkı ancak sonradan tanırlar, bu yüzden gençliklerindeki güçleri tükenmez"; bizde olduğu gibi. Eğilimleri gereği akılcılaştırıcı olan filozoflar bu akımı desteklerler ve bunlardan biri şöyle yazar: "Aşkın verdiği zevklerle gelince, evliliğe kadar bunlardan mümkün olduğunca sakınman gerekiyor." İmparator ve aynı zamanda filozof olan Marcus Aurelius, "gençliğinin çiçeğini korumuş, erkeklik edimini çok erken gerçekleştirmemiş ve hatta zamanını aşmış olmaktan"; arzu etmiş olmasına rağmen kölesi Theodotos' a da, hizmetçisi Benedicta'ya da dokunmamış olmaktan ötürü kendini kutlayacaktır. Hekimler, gençleri cinsel enerjilerinden kurtarmak için, beden eğitimi ve felsefe öğrenimini salık vermektedirler. Mastürbasyondan kaçınmak gerekmektedir: bu, aslında onun insanın gücünü tüketmesinden ötürü değil, ham bir meyve olacak bir erinliği vaktinden önce olgunlaştırdığı içindir.
İyinin ve kötünün tanımını dinler yaptı. Hukuklar, sosyal düzenlemeler, toplum kuralları ve ahlâk dinlerin ürünü. Suçu tanımlayan ve cezayı getiren de din. Hiçbir din insanlığın kötülüğünü istemez. Kötüleri de cezasız bırakmaz.
Şeriat Allah'ın yolu demektir. O yol, mutsuzluk ve kötülük yolu değildir. İnsani yasalar olmadan önce dini kurallar