Bazen insan kendini boşlukta hisseder. Ne yaparsa yapsın içindeki boşluğu dolduramaz. Bu da öyle zamanlardan biri galiba. Dokunsalar ağlarsın ama dokunmamaları en güzeli. Çünkü bazı dokunuşlar daha çok can yakar. Sen kendi yaranı temizlemeyi öğrenmek zorunda kalırsın. Hayatı sorgularsın, kendini sorgularsın, ne yaptığını, neler yapacağını, hissettiklerini ve nerede olduğunu...
Hiçbirine cevap bulamazsın ya da bir kaç cevabı vardır sorularının. Öncelikle kim olduğundan başla.Olmak istediğin kişi misin yoksa olmalarını istedikleri kişi mi?
Denemekten korkma! İnsanlar sürekli senin yapamadıklarını yüzüne vuracaktır çünkü yapabildiklerin onları ilgilendirmez. Ve bunu söyleyen kişilerin çoğu birçok şeyi yapmayı denememiştir bile.Yazmak en güzel eylemdir. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Bunu okuduğun günde yine bir kâğıt ve kaleme sarılıp iki yıl sonraki sene yaz. Çünkü kağıt ve kalem seni yargılamaz sadece içinden geçenleri kalıcı kılar. Sen hep yaz, yaz ki içindeki güzellikler ortaya çıksın.. Bu melankolik halden kurtulmaya bak fazlası bünyeye zarar eder. Ama herkesin anlam veremediği, adını koyamadığı günleri olur. Her zaman dediğim gibi, kötüyü çağırma. Sen hep iyi olanı düşün, düşün ki onlar hep seninle olsun. Şairin de dediği gibi...
“Yarın farklıdır bugünden,
Adı değişir hiç olmazsa.
Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde
Basarak yosunlu taşlara.
Sen bugünden yarına
Birazcık umut sakla.”.. Birdaha ki yazım da size "Aşktan" söz edicem.. İyi geceler..