ÖLÜM PORTRESİ I #kitapyorumu
"Ben sığ denizler bilmem, boğulmayacağım sulara dalmam. Göğsümü yakmıyorsa sevgiyi aşktan saymam."
Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı. Hikayemiz lisede geçiyor. Hera, lise son sınıf öğrencisi, özel bir lisede okuyor. Karıştığı olayların haddi hesabı yok. Suç dosyası oldukça kabarık fakat babasının soy ismi tüm yaşananların üzerini örtecek kadar görkemli ama banka hesabı herkesin ağzını kapatmak için yeterli olamıyor ne yazıkki. Annesi hakkındaki dedikodular her yerde konuşuluyor arıza çıkarmasına da etken. Ve bunalımda da diyebiliriz. Babasının en yakın dostu olan Katrivasların biricik oğulları Atlas'a aşık. Evlerinde düzenlenen yemeklerde hep bir aradalar ama Atlas'ın gözleri Hera'ya değmiyor. Bir süre sonra da Hera'nın babası kaydını Atlas'ın okuduğu okula aldırıyor ve bu ikili daha fazla vakit geçirmeye başlıyor.
Platonik aşık olduğu biriyle sürekli yan yana olmak Hera için hem çok iyi hem çok kötüydü. Atlas ona aşık değil ama bir yandan da ilgiliydi gelgitli hareketleri bir yerden sinir bozucu olmaya başladı. Hera'nın ona güzel bir ders vermesini isterdim açıkçası. İkinci kitap için beklentim bu yönde. Kitabın sonlarına doğru özellikle bir tuhaftı devam kitabında kararlarında hal ve hareketlerinde daha net olmasını bekliyorum. Arkadaş ortamını sevdim, Atlas'ın arkadaşlarının Hera'ya olan yaklaşımı hoştu. En azından oradan bir moral kaynağı oldu.
Lise, aşk, ailevi sorunlar, yalnızlık, umut, arkadaşlık üzerine kurulan genç kurgu kategorisinde. Kasvetli bir yanı da var. Türü seviyorsanız bir şans verebilirsiniz.