Birini sevmekle birinin acılarını sevmek çok farklıydı. Acılarını sevmediğiniz sürece, onları anlamadığınız sürece, onlara katlanamadığınız sürece, sevgi hiçbir şeye yetmiyordu.
Bazen öyle bir his oluyor ki bir anda ortadan kaybolmak geliyor içimden. Her şeyden herkesten bir anda uzaklaşmak kendi kabuğuma çekilmek istiyorum. İçimde anlatamadığım kelimelerin burukluğu var. Konuşmaya başlasam nerde başlayacağımı bilmiyorum ve kafam o kadar dağınık ki katiyen toparlayamıyorum. Aldığım nefeslerde boğulduğumu hissettim çoğu zaman. Kaç geceyi zor sabah ettim hiç bilmiyorum. Bildiğim tek şey artık çok yorulduğum ve olacak hiçbir şeyi kaldıramıyor oluşum.
Bazı insanlar vardır, deriz ki "İşte bu, ömrümü geçireceğim insan bu!" Oysa hayatın bize hazırladığı oyunları nerden bilelim?
O insan sadece tecrübe kazanmamız için hayatımıza gönderilen bir piyonmuş.
Düşünüyorum da, seni tanımasaydım, sensiz kalmayacaktım. Bilmeyecektim yokluğunun bu kadar dayanılmaz olduğunu. Beni sen bütünlemiştin, yine sen yarım bıraktın.
Özdemir Asaf'ın kaleminden ne güzel dökülmüş kelimeler:
"Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş
Sersem.
Ben seni beklerken ölmem ki...
Beklersem."
Ama bekleyen kişi, beklediğinin gelmeyeceğini biliyorsa eğer
Bir kez değil,
Bin kez ölür...
Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar...
Farzet ki bir rüzgardım
Esip geçtim hayatından
Ya da bir yağmur
Sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu
Kaybolup gittim..
Oysa bahardı gelen
Ağaçlar çiçek açmıştı
Bu en güzeliydi mevsimlerin
Sen olsaydın
Bahçeler dolup taşacaktı hazdan
Her doğan günün
Ayrı bir değeri olacaktı seninle
Bakışlarının değdiği her şey
Bambaşka bir anlam kazanacaktı
Pırıl pırıl bir güneşin altında
Kıyılar boyunca uzanacaktı güzelliğin
Gitmeseydin
Hep aynı ses, aynı şarkı
Aynı sağır gökyüzü
Dilsiz bir deniz
Kör bir düzen
Yalancı yüzler, aptalca bakışlar
O iki yüzlü selamlar
Hep aynı tempoyla geçen mânâsız bir gün
Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri
Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar