Enesay

Enesay
@aslantug
65 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
Enesay bir yorumu yanıtladı.
Osmanlı daima, Türk'e (eşek Türk) derdi. Türk köylerine resmî bir şahıs geldiği zaman, (Osmanlı geliyor) diye herkes kaçardı. Türkler arasında Kızılbaşlığın zuhuru bile bu ayrılıkla izah olunabilir.
Sayfa 33
Martali Matyas okurunun profil resmi
Ziya Gökalp râhmetli başlarda kendide Osmanlıcı olmasının yanında Balkan felâketlerini görmüş, imparatorluğun içine düştüğü o muazzam dehlizin en diplerini yaşamıştır, acıyı ruhuna sindirmiştir. Tüm bunlar yaşanırken Gökalp; milliyetçilik mefkûresine sarılmış, milliyetçiliğin sistemli şekilde fikrî temellerini atmış ilk "TÜRK SOSYOLOG"udur.
Enesay okurunun profil resmi
Evet hocam ben bunları zaten biliyorum. Ben de balkan evladıyım.
Reklam
Fertçilere göre, millet bir adamın kendisini mensup addettiği herhangi bir cemiyettir. Filhakika, bir fert, kendisini zâhiren şu yahut bu cemiyete nispet etmekte hür zanneder. Halbuki fertlerde böyle bir hürriyet ve istiklâl yoktur. Çünkü insandaki ruh duygularla fikirlerden mürekkeptir. Yani ruhiyatçılara göre, hissi hayatımıza asıldır, fikri hayatımız ona aşılanmıştır. Binaenleyh, ruhumuzun normal bir halde bulunabilmesi için, fikirlerimizin hislerimize tamamıyle uygun olması lâzımdır. Fikirleri hislerine tevafuk ve istinat etmeyen bir adam ruhen hastadır. Böyle bir adam hayatta mesut olamaz. Meselâ hissen dindar olan bir genç kendisini fikren dinsiz telâkki ederse, ruhu bir muvazeneye malik olabilir mi?
Sayfa 16 - Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları
Enesay okurunun profil resmi
Bireycilere göre, ulus, bir insanın kendisini bağlı saydığı herhangi bir toplumdur. Gerçekten de, bir kimse kendisini görünüşte şu ya da bu topluma bağlı saymakta özgür olduğunu sanır; oysa bireylerde böyle bir özgürlük ve bağımsızlık yoktur; çünkü insandaki ruh, duygularla düşünceleri bireşimidir. Yeni ruhbilimcilere göre, duygusal yaşantınız asıldır; düşünsel yaşantımız ona aşılanmıştır. Dolayısıyla, ruhumuzun olağan bir durumda bulunabilmesi için, düşüncelerimizin duygularımızla tamamıyla uygun olması gereklidir. Düşünceleri duygularına uygun olmayan ve dayanmayan bir insan, ruhsal bakımdan hastadır. Böyle bir insan hayatta mutlu olamaz. Örneğim duygusal bakımdan dindar olan bir genç, kendisini düşünsel bakımdan dinsiz sayarsa, (onun) ruhsal bir dengesi olabilir mi?
Türkçülüğün ilk devrinde (Deguignes) tarihinin müessir olduğunu görmüştük. İkinci devrinde de (Léon Cahun) ün (Asya Tarihine Mehdal) unvanlı kitabının büyük tesiri oldu. Necip Asım Bey birçok ilâvelerle bu kitabın Türklere ait olan kısmını Türkçeye nakletti. Necip Asım Bey'in bu kitabı her tarafta Türkçülüğe dair temayüller uyandırdı. Ahmet Cevdet Bey (İkdam) gazetesini, Türkçülüğün bir organı haline koydu. Emrullah Efendi, Veled Çelebi ve Necip Asım Bey bu Türkçülüğün ilk mücahitleriydi.
Sayfa 6 - Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları
Enesay okurunun profil resmi
Fakat, İkdam gazetesi etrafında toplanan bu Türkçülerden bilhassa, Fuat Raif Bey'in Türkçeyi sadeleştirmek hususunda yanlış bir nazariyeyi takip etmesi, Türkçülük cereyanının kıymetten düşmesine sebep oldu. Bu yanlış nazariye (Tasfiyecilik) fikriydi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Süleyman Paşa bundan başka Cevdet Paşa gibi lisanımızın sarfına dair bir kitap da yazdı. Fakat bu kitaba Cevdet Paşa gibi (Kavaid-i Osmaniye) adını vermedi, (Sarf-ı Türkî) namını verdi. Çünkü lisanımızın Türkçe olduğunu biliyordu. Ve Osmanlıca namıyle üç lisandan mürekkep bir dil olamayacağını anlamıştı. Süleyman Paşa, bu husustaki kanaatini, (Talim-i Edebiyat-ı Osmaniye) namıyle bir kitap neşreden Recaizade Ekrem Bey'e yazdığı bir mektupta açıkça meydana koydu. Bu mektupta diyor ki" (Osmanlı Edebiyatı) demek doğru değildir. Nasıl ki lisanımıza Osman lisanı ve milletimize Osmanlı milleti demek de yanlıştır. Çünkü; (Osmanlı) tabiri yalnız devletimizin adıdır. Milletimizin unvanı ise yalnız Türk'dür. Binaenaleyh, lisanımız da Türk lisanıdır, edebiyatımız da Türk edebiyatıdır."
Sayfa 5 - Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları
Enesay okurunun profil resmi
Süleyman Paşa; askerî rüşdiyelerde okunmak üzere, (Esma-yı Türkiye) adlı kitabı da Osmanlıcanın tesiri altında Türkçe kelimelerin unutulmaması maksadıyle yazmıştı.
38 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.