Okuduğum her sayfada sanki ben de oradaydım. Anlatan bülbül idi, ağlayan ben. Bir gün kendimi Âmine'nin yerine koydum , bir gün Halime'nin. Taif dönüşü sanki ben idim Zeyd'in yerinde Sevgiliye siper olan. Mirac sonrası sanki ben idim Ebubekir gibi olanlara gözü kapalı inanan.. Herkesin Sevgiliyi neden öyle sevdiklerini anladım bu kitapta. Kendimi herkesin yerine koydum ve dedim; öyle haklı, ve öyle güzel bir sevdaki bu. Bu kitabı okumak siyer öğrenmekten ziyade, peygamber sevgisini kalbe satır satır işlemek demekmiş meğer. Ve son satırını da okuduktan sonra göz yaşıyla birlikte el açıp, kevser başını düşlemekmiş meğer. Değerli yazarın kalbine sağlık..
"Son peygamberin burada,insanlık hafızasının henüz insan aklıyla oynanmadığı şu çölde ,el dokunulmamış kır dikenlerinin arasında saf bir gül olarak açması işte bu yüzden manidar.. "
Avizesi cezvâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti.