Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
aslı
aslı
@aslihanneker
126 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
Uyanış bir kadının kendi benliğini, ruhunu, yeteneklerini ve zevklerini fark edişinin öyküsü olarak adlandırılabilir. Feminist edebiyatının öncülerinden olan bu kitapta çoğu kişi Edna’yı evli ve çocuklu bir kadın olarak aşkının peşinde olduğu için suçlayacaktır fakat insanın hayatta kendisiyle ne zaman karşılaşacağı ve tam olarak ne istediğini bulması zor bir süreçtir. Bunun yanı sıra karakterin bir anne ve eş olmasının dışında bir birey olduğu da unutulmamalıdır. Ahlaki ve etik değerleri bir kenara bırakıp kitaba öyle bakacak olursak bir kadının kendisini bulması ve kendi isteklerine göre yaşamasıdır asıl esas olan.
En güçlü terapi insan sevgisidir
Hayatta en önemli şey sevgidir. Bunun kanıtı kitapta ki on farklı örnekle de açıklandığı üzere gelecekte nasıl bir insan olacağımıza kadar etkili olan çocuklukta hissettiğimiz sevgi düzeyidir. Sevgiden yoksun bırakılmış çocukların yaşıtlarına göre gelişimsel sorunlar yaşamalarının yanı sıra gelecekte toplum için tehlikeli bireylere dönüşebilmekte olduğu kanıtlanmıştır. Bir çocuk psikiyatristinin notlarından oluşan bu kitapta ihmal ve istismarla büyümüş çocukların erken yaşta temas ve duyuşsal sevgiden mahrum kalmaları beyinlerinin gelişmelerini yavaşlattığı, bazı vakalarda bedenen bazı vakalarda ise ruhen gerilemeye sebep olduğu kanıtlanmıştır. Birey eğer öğrenim aşamasında ise bilişsel terapiler ve çevresinden aldığı desteklerle yaşıtlarını yakalayabilmek için hala bir şansa sahip fakat bazı vakalar için bu durum malesef geri döndürülemeyecek düzeye ulaşmış olabiliyor. Bu nedenle sevginin hafife alınmaması insan için su ve oksijen kadar gerekli olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Ufkun yüz metre kilometrelerce yer istiyorsun insanoğlu
Kitap savaşın sadece cepheye sürülen askerlerin kas gücünü değil psikolojisini de bu uğurda harcadığını şayet “şanslılar” ise savaştan sonra hayatta kaldıklarında geri kalan yaşamlarının çok da yaşanılabilir bir hali kalmadığını ve savaşın bir toplumu ziyan etmek anlamına geldiğini çok güzel anlamamıza yardımcı olmuş.
Okur Takip Önerileri
Verity tek oturuşta bitirdiğim, her kısmında gerilimi hissettiğim bir kitap oldu. Farklı açılardan düşündükçe bir çıkmazın içinde hissettiren eser mantığınızı zorlayan ters köşe bir kitap olucaktır. Konusuna gelecek olursak ünlü bir kitap serisi yazarının (Verity) geçirdiği kaza sonucu seride kalan son üç kitabı tamamlayamayacak hale gelmesi ve yayınevinin bunun için başka bir yazar arayışına girmesiyle başlıyor olay. Yayınevine önerilen yazar Lowen Ashleigh maddi sıkıntıları yüzünden teklifi kabul ederek Verity’nin notlarını incelemek için bir süre onun evinde kalıyor. Yazım sürecine başlayan Lowen Verity’nin düşünce yapısını daha iyi anlayabilmek için notlarını okurken odasında bulduğu otobiyografiyi incelemeye başlıyor ve hiç beklemediği bir Verityle karşılaşıyor. Heyecanı doruklarda hissettiren bir eser şimdiden iyi okumalar.
Kafamda Bir Tuhaflık romanı küçük yaşlarda babasıyla beraber köyden İstanbul’a gelerek yoğurt ve bozacılık yapan Mevlüt’ün fakirlikle beraber yaşam mücadelesi verip, aşkı yaşayarak kafasında olan bir tuhaflığın öyküsü. Bu süreçte ki İstanbul’un değişim ve gelişimi, şehirde yaşanan göçleri, gecekondulaşma ve devamında süre gelen apartmanlaşmaya geçiş aşamaları, siyasi olayları kısacası belli bir dönem İstanbul hayatını detaylı bir şekilde işlemiş bu romanında Orhan Pamuk.
Martin Eden romanı Jack London’un yarı otobiyografik romanıdır. Martin Eden sınıf farklılıkları içindeki bir aşkın kurbanıdır kendi yorumumca. Martin aşkıyla arasındaki engelleri kaldırabilmek için burjuva sınıfına dahil olmaya çabalar. Kitapta bir insanın kendisini azmi, gücü ve istekleri karşısında ne kadar da iyi yönetebileceği gözlerimiz önüne seriliyor. Burjuva sınıfına yükselebilmek için sürekli araştırmalar ve okumalar yapan Martin yazar olmayı kafasına koyar ama bu yolda onu destekleyen tek bir kişi bile yoktur. Uğruna benliğini tamamen değiştirmeye çalıştığı sevgilisi de dahil. Açlık ve sefalet içindeki hayatına rağmen kendi idealinden vazgeçmeyen Martin amacına ulaştığında aslında istediğinin bu olmadığını fark eder. Bu uğurda sevgilisini de kaybetmiştir artık. Nietzcheci düşünce yapısına sahip olan Martin aşkı uğruna bireyselciliği unutmuştur. Bu da sonunda kendisini kaybetmesine sebep olacaktır.
Kurgusu, olay örgüsü, dili mükemmel bir kitaptı. Arkeoloji ve mitolojinin iç içe olduğu, geniş araştırmalar sonucu ortaya çıktığını okurken keyifli bir şekilde fark edeceksiniz. Olaydan kısaca bahsedecek olursam Türk asıllı kurban Cemal’in evinde duvara çizilmiş Zeus tasvirinin önünde kalbi çıkarılmış bir şekilde bulunmasıyla başlıyor hikayemiz. Zeus tasvirinin yüzünün kurbanın yüzü olması ise olayları daha da ilginç bir şekle sokuyor. Kurbanın kan bağının olduğu kişilerle seri cinayetler devam ediyor. Bu şekilde ilerleyen hikayemiz trajik bir şekilde sonlanıyor. Katili ararken mitoloji hakkında da çokça bilgi sahibi oluyosunuz. Berlinde başlayan olayların devamında Türkiye ile bağlantı kurulunca karşımıza Başkomser Nevzat çıkıyor. Polisye ve mitoloji sevenlerin keyifle okuyabileceği bir kitap.
Baş karakterimiz Oblomov iyi eğitim almış ve varlıklı bir ailede büyümüştür. Hayatını tamamen evinin bir odasında geçirme kararı almış ve kendini hayatın bütün sıkıntılarından soyutlayarak mutluluğu bulacağına inanmıştır. Karakterimizin en yakın arkadaşı Ştols ise tam zıt kişiliktedir. Durağanlık onun için tam bir sorundur. Kitap boyunca Ştols Oblomov’u bu hayattan kurtarmak ve ona bir amaç vermek için uğraşır. Hikaye bu düzlemde gelişen olaylarla ilginç bir hal alacaktır. Aslında her insanın içinde bulunan düşüncelerdir karakterlerin kişilikleri. Oblomov hayattan hiçbir beklentisi olmayan, rahatına düşkün tarafımızdır. Bu oran tutturulamazsa yaşanılabilecek sorunların cevabı ise Oblomov’un ta kendisidir. Kitabın dili rus edebiyatına göre gayet sade ve akıcıdır. Kalınlığı akıcılığından dolayı sizi rahatsız etmeyecektir. Oblomovluk yapıp bu kitabı okumayı daha fazla ertelememenizi tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Eserde 2012 yılında dünyayı saran Kızıl Veba isimli hatalığın insanlığı getirdiği durum anlatılıyor. Modernlikten ilkelliğe ve bencilliğe geçişin vurgulandığı eserde kıyamet sonrası dünya tasviri oldukça güçlü işlenmiş. Baş karakterimiz Profesör Smith 2070’li yıllarda son günlerini yaşarken salgından önceki modern hayatı torunlarına bir hikaye gibi anlatmaktadır. Fakat çocuklar için bu hiç görmedikleri dünya fazla ütopik ve anlamsızdır. Günümüzde de bir salgın hayatımızı etkiliyorken bu kitabı okumak sizler için ayrı bir keyif verecektir. İyi okumalar.
Giderek gençleşiyorum..
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi Mark Twain’in “Hayatın en iyi kısmının başta, en kötü kısmının da sonda olması ne yazık.” sözünden esinlenilerek yazılmıştır. Hayatın bir gerçeği olan doğum, büyüme ve yaşlanma bu kitapta biraz daha farklı işlenmektedir. Yaşlı bir bebek olarak doğan Benjamin’in hayatını konu alır kitabımız. Benjamin mücize bir şekilde doğduğunda konuşabilen, bilgi birikimi olan, yaşlıların hoşlandığı şeylerden hoşlanan kır saçlı ve sakallı bir bebektir. Kahramanımız için zaman ters işliyordur. Gün geçtikçe daha da yaşlanması gereken Benjamin hiç olmadığı kadar enerjik ve gençtir artık. Altmış yaşına geldiğinde ise artık tamamen bebek olacaktır. Elli sayfalık hemen okuyabileceğiniz kitap seyir zevki yüksek bir şekilde sinamaya da uyarlanmıştır. Keyifli okumalar.
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021,5bin okunma
Bir, iki, üç, saklanmayan körebe
Bir Başkomser Nevzat romanını daha heyecan ve sürükleyiciliği ile bitirmiş bulunuyorum. Diğer kitapların da olduğu gibi yine ülkemizde bulunan, yaşanan, herkesin görüp de alıştığı için artık göz ardı ettiği bir konuya değiniyor roman. Suriyeli sığınmacı sorunu. Bunun yanında kitabımızın asıl konusu bütün dünyanın sorunu olan çocuk tacizi. Kısaca kitabın konusundan bahsedecek olursak olay istanbul’da yaşanan bir cinayet ile başlar. Cinayet beş yıl önce 2012 yılında 12 çocuk tacizcisinin aynı ritüelle kurbanların yanında bulunan bir oyuncak ve gözleri kırmızı kurdele ile bağlı bir şekilde öldürülmesiyle aynıdır. Körebe lakaplı seri katilimiz beş yılın ardından sahalara geri dönmüştür. Devam eden cinayetlerin yanı sıra suriyeli sığınmacı konusu şaşırtıcı bir şekilde bu iki olayı birbirine bağlayacaktır. Heyecanın dorukta olduğu bu kitapta çoğunlukla insanlığınızdan utanıp, doğru ve etik anlayışınızı sık sık sorgulayacağınız anlar sizi bekliyor. Polisiye sevenleri bu kitabı okumaya davet ediyorum. Yakalanması gereken bir seri katil sizi bekliyor…
