Mutlu bir yaşama giden incecik bir yol vardı ve o yol babasının onun adına seçtiği yoldu sanki. Yaşamı için kendi başına alacağı kararlar baştan yanlış olmak zorundaydı. Fakat on beş yaşındayken tam olarak anlayamadığı şey, pişmanlığın ne kadar feci bir his olabileceği ve avuçlarının içinden kayıp giden bir hayali gerçekleştirmeye bu kadar yakınken, babasının nasıl bir acı hissettiğiydi.